Alacakaranlık Efsanesi #1

Alacakaranlık

Stephenie Meyer

Alacakaranlık Sözleri ve Alıntıları

Alacakaranlık sözleri ve alıntılarını, Alacakaranlık kitap alıntılarını, Alacakaranlık en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünyadaki en sevdiğim sesi duymuştum; Edward'ın o sessiz gülüşünü.
''Nedense öfkem hep gözyaşlarına dönüşürdü. Genellikle, öfkelendiğim zaman ağlardım, aslında küçük düşürücü bir eğilimdi bu.''
Reklam
''Sana bir şey gösterebilir miyim?'' diye sordu, gözleri heyecanla parlıyordu. ''Ne göstereceksin?'' ''Sana ormanda nasıl dolaştığımı göstereceğim.'' Yüzümdeki ifadeyi gördü. '' Merak etme, güvende olacaksın ve kamyonete çok daha hızlı gideceğiz.'' Çarpık gülüşü öylesine güzeldi ki kalbim duracak gibi oldu. ''Yarasaya mı dönüşeceksin?''
''Ve aslan kuzuya aşık olur,'' diye mırıldandı. Bu sözü duyunca irkilerek gözlerimi ondan kaçırdım. ''Ne aptal bir kuzuymuş,'' dedim içimi çekerek. ''Ne hasta ve mazoşist bir aslanmış.''
Üç şeyden emindim. Birincisi, Edward bir vampirdi. İkincisi, bir yanı benim kanıma susamıştı ve bu yanının ne kadar güçlü olduğunu bilmiyordum. Üçüncüsüyse, koşulsuz ve geri dönülemez bir biçimde ona aşık olmuştum.
''Gülme ama, gündüz nasıl dışarı çıkıyorsun?'' Ama o güldü. ''Efsane.'' ''Güneş seni yakmıyor mu?'' ''Efsane.'' ''Tabutta uyumak?'' ''Efsane.'' Bir an tereddüt etti, sonra garip bir sesle cevap verdi. ''Ben uyuyamam.'' Bunu kavrayabilmek için bir an düşünmem gerekti. ''Hiç mi?'' ''Hiç,'' dedi.
Reklam
''Isabella.'' Tam adımı söyledi ve serbest olan eliyle saçlarımı okşadı. O bana dokununca bütün bedenim ürperdi. ''Bella, eğer sana zarar verirsem yaşayamam. Bunun bana nasıl işkence ettiğini tahmin edemezsin.''Başını eğdi, yine utanmıştı. ''Seni öyle hareketsiz, bembeyaz, soğuk düşünmek... Bir daha kızarmayacağını bilmek... Benimle ilgili bir şeyler hissettiğinde gözlerindeki parıltıyı göremeyecek olmak... Buna dayanamazdım.'' Parıldayan gözleriyle bana baktı. '' Sen şu anda benim için hayattaki en önemli şeysin. Hiçbir şey benim için bu kadar önemli olmamıştı.'' (...) ''Ne hissettiğimi biliyorsun,'' dedim sonunda. ''Gördüğün gibi buradayım... Bu da senden uzak kalmaktansa ölmeyi tercih edeceğim anlamına geliyor.'' Kaşlarımı çattım. ''Ben geri zekalıyım.'' ''Sen geri zekalısın,'' diye onayladı gülerek.
''Yine alacakaranlık,'' diye mırıldandı. ''Başka bir son daha. Günün ne kadar mükemmel olduğunun önemi yok, her zaman sona ermek zorunda.''
Sessizlik içinde karanlıkta ilerliyorduk. ''Söylesene,'' dedi birkaç dakika sonra. Yumuşak bir sesle konuşmak için çaba harcadığını fark ettim. ''Efendim?'' ''Ben o köşeyi dönmeden önce ne düşünüyordun? Yüzündeki ifadeden bir şey anlayamadım. Çok korkmuş görünmüyordun. Bir şey üzerinde yoğunlaşmış gibiydin.'' ''Bir saldırganın nasıl etkisiz hale getirildiğini hatırlamaya çalışıyordum; savunma taktikleri işte, bilirsin. Gözlerini oyacaktım.'' İri yarı adamı nefretle hatırlamıştım. ''Onlarla kavga mı edecektin yani?'' Şaşırmıştı. ''Kaçmayı düşünmedin mi?'' ''Koşarken düşüyorum ben!''dedim. ''Neden bağırıp yardım istemedin?'' ''Bağırmak üzereydim.'' Başını salladı. ''Haklıymışsın. Ben senin hayatta kalmanı sağlamak için gerçekten kaderle savaşıyormuşum.''
Soğuk nefesini ensemde, burnunu çenemde hissettim. ''Hassasiyetinin azaldığını sanıyordum.'' ''Şaraba karşı koymam, kokusunu beğenmeyeceğim anlamına gelmez,'' diye fısıldadı. ''Çiçek gibi bir kokun var, lavanta gibi. Ağız sulandırıyor.'' ''Ne kadar iştah açıcı olduğumu duymadan bir günüm geçecek mi acaba?'' Güldü, sonra derin bir nefes aldı.
Reklam
''Edward Cullen sana bakıyor.'' Jessica kıkırdadı. ''Öfkeli görünmüyor, değil mi?'' diye sordum elimde olmadan. ''Hayır,'' dedi, sorum onu şaşırtmıştı. ''Öfkeli mi olması gerek?'' ''Benden hoşlandığını sanmıyorum,'' dedim. Hala midem bulanıyordu. Başımı koluma yasladım. ''Cullen'lar kimseden hoşlanmazlar. Belki de kendilerinden hoşlanacak yeterince kişiyle karşılaşmadıkları içindir. Ama hala sana bakıyor.'' ''Ona bakma,'' diye tısladım.
''Gidip geri mi geldin sen?'' diye sordum yeni giydiği tişörtün yakasına dokunarak. ''Geldiğim kıyafetlerle dışarı çıkamazdım, sonra komşular ne derdi? Suratımı astım. '' Çok derin uyuyordun, hiçbir şey kaçırmadım.'' Gözleri parlıyordu. ''Sayıkladın.'' ''Ne duydun?'' diye terslendim. Altın rengi gözleri yumuşadı. ''Beni sevdiğini söyledin.'' ''Bunu zaten biliyordun,'' dedim başımı eğerek. ''Bunu duymak da çok güzeldi.'' Yüzümü omzuna gömdüm. ''Seni seviyorum,'' diye fısıldadım. ''Sen benim hayatımsın artık,'' diye cevap verdi.
Neden hiç kimse onun o kadar uzakta dururken bir anda yetişip mucizevi bir şekilde hayatımı kurtardığını görmemişti? Olası nedeni anladığımda hayal kırıklığına uğradım. Hiç kimse Edward'ı benim gördüğüm gibi görmüyordu. Hiç kimse ona benim baktığım gibi bakmıyordu. Ne yazık!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.