Alacakaranlık’ın 22. sayısının ön kapağında Amerikalı çizgi roman sanatçısı Donald England, The Blood on Satan’s Claw (1971) filmini Alacakaranlık için resmetti. Arka kapakta Murat Özkan, eski Alacakaranlık sayılarının görsellerinden oluşan bir yeni yıl takvimi tasarladı. Derginin bütün grafik tasarımı ise her zaman olduğu gibi Murat Özkan’a ait.
Alacakaranlık’ın 22. sayısında Anıl Koç, “2018 Yılı Korku Filmleri” yazısında; geçtiğimiz yılın korku sineması adına bir incelemesini yapıyor. Gizem Şimşek Kaya ise “2018 Yılı Türk Korku Sineması Z Raporu” yazısında 2018’deki Türk korku filmlerinin raporunu sunuyor. “Günümüz Endüstriyel Hayvancılığına Bir Darbe: The Farm” yazısında Beril Köroğlu, geçtiğimiz yılın en rahatsız edici filmlerinden The Farm’ı fabrikasyon hayvan üretimi ve çiftlik sistemleri üzerinden ele alıyor. Deniz Cansever, “Punkların Savaş Atlası: The Ranger, Huzurlu Orman Tasarısı” yazısında; The Ranger filminin izini, punk kültürü ve Amerika’daki kültürel fenomen olan orman koruyucuları üzerinden sürüyor. “Our House: Bir Yas Süreci Olarak Perili Ev” yazısında Ege Sorkun, perili ev tekinsizliğini merkeze alan Our House filmini inceliyor. Murat Tırpan, “Bir Macguffin Olarak Al Karısı” yazısında Can Evrenol’un The Field Guide to Evil antolojisi için hazırladığı Al Karısı kısa filmini, Alkarısı miti üzerinden masaya yatırıyor. Alper Kaya, “Korkunun Otopsisi Olur Mu?” yazısında korku filmlerinde düşük ölçekli yer kaplayan polisiye ögelerine değinirken, korku sinemasında neden polisiye öğelerin daha az kullanıldığının cevabını bulmaya çalışıyor. Kaya Özkaracalar, “Dracula, Frankenstein’a Karşı” yazısında Al Adamson’ın Dracula vs. Frankenstein (1971) filmini mercek altına alıyor. “Korku Sinemasında Süregelen Kadın Temsiliyetleri” yazı dizisinde Hazal Bayar, “Kabullenilemeyen Bir Büyüme Hikâyesi: The Exorcist” bölümünde; korku sinemasında sık sık kullanılan ele geçirilme kavramını ve içinden şeytan çıkarılan kadının üzerinden, “Gerçekten kurtarılmış mıdır?” Yoksa “Patriarkal yapılandırmanın boyunduruğu altındaki yaşamına geri mi yollanmıştır?” sorularını soruyor. Sertaç Koyuncu, korku sineması ve müzik ilişkisini incelediği yazı dizisine “Bir Kubrick Korku Filmi: The Shining’de Avant-Garde Müzik” yazısı ile devam ediyor. “Çabuk Ol Jack, Lütfen Çabuk Ol” yazısında Yasemin Akman, Garth Maxwell’in Jack Be Nimble filmini ele alıyor. Son olarak Burak Bayülgen, “Tanımlanmış Spiritüalizm: The Legend of Hell House Üzerinden Spiritüalizmin Tanımı ve İçeriği” yazısında modern spiritüalizmin doğuşundan, teknolojik imkanlara değin spiritüalizmin tarihsel içeriğini tanımlayan bir film olan The Legend of Hell House filmini konu alıyor.
