Kadınların kendilerini şaşırtan erkeklere doğru ellerinde olmadan sürüklendiklerini, kendilerini şaşırtan şeyi bulabilmek için çocukça bir merak gösterdiklerini, o şaşırtıcı şeyi bulabilmek için uğraştıkça da kendilerine kurulmuş tuzağın iplerine dolandıklarını öğrenmişti.
...bundan sonra söyleyeceği cümlenin,hayatının şu anda sağlam kalan, en azından sağlam gözüken tek parçasını da darmadağın edeceğini, bütün hayatının hızara tutulmuş bir ağaç gibi küçücük kıymıklara dönüşeceğini biliyordu ama hayatındaki çok değerli bir şeyi kaybeden insanların, geri kalan her şeyi de kaybetmek isteyen o hastalıklı güdüsü onu zorluyordu, en dibe, daha aşağıya düşemeyeceği yere kadar inmek için garip bir istek, önüne geçilmez bir arzu duyuyordu.
Bir ilişkinin üstüne üçüncü bir insanın gölgesi vurduğunda, o ilişki kararmıyor, tam aksine birden aydınlanıyor, o güne kadar görünmeyen, fark edilmeyen birçok sıyrık, çizgi, onarılmadan bırakılmış çatlak, sert ve üzücü bir ışığın altında ortaya çıkıyordu.
Hayatımızı, ne kadar tuhaf, akla gelmez, daha önceden tahmin bile edilemez, bir başkasına anlatıldığında çok anlamsız görülebilecek şeylerin etkileyebileceğini galiba hiç bilemeyeceğiz
Hiçbir zaman başka bir insanı, o insan en yakınımız olsa bile, tümüyle tanıyamayacağımızı, iki insanın arasında daima görülemez karanlık alanların bulunacağını, iki insanın asla tam anlamıyla bütünleşemeyeceğini, kimseye kendimizi bütün açıklığımızla gösteremeyeceğimiz gibi kimsenin de kendisini bize bütün açıklığıyla
gösteremeyeceğini fark edip, kendimizi bu dünyada yapayalnız hisseder, yüzünü gördüğümüz, sesini duyduğumuz, günlerce, aylarca, hatta yıllarca konuştuğumuz, birlikte en gizli zevkleri paylaştığımız birinin nasıl olup da bize yabancı olabildiğini anlayamamanın çaresizliğini yaşardık. Bütün bunları bilebilseydik, en sevdiklerimize bile, en kısa ayrılıktan sonra dahi 'kimsin sen' diye sorma ihtiyacını hissederdik.
Cem, ihtiyar bir adamın sesini taklit ederek, " Kızım," demişti, " para kazanmak için kültüre ihtiyaç yoktur, hatta belki para kazanabilmek için cehalet bir avantajdır ama para harcayabilmek için kültür gerekir."
"Hiçbir zaman başka bir insanı, o insan en yakınımız olsa bile, tümüyle tanıyamayacağımızı, iki insanın arasında daima görülemez karanlık alanların bulunacağını, iki insanın asla tam anlamıyla bütünleşemeyeceğini, kimseye kendimizi bütün açıklığımızla gösteremeyeceğimiz gibi kimsenin de kendisini bize bütün açıklığıyla gösteremeyeceğini fark edip, kendimizi bu dünyada yapayalnız hisseder, yüzünü gördüğümüz, sesini duyduğumuz, günlerce, aylarca, hatta yıllarca konuştuğumuz, birlikte en gizli zevkleri paylaştığımız birinin nasıl olup da bize yabancı olabildiğini anlayamamanın çaresizliğini yaşardık. Bütün bunları bilebilseydik, en sevdiklerimize bile, en kısa ayrılıktan sonra dahi 'kimsin sen' diye sorma ihtiyacını hissederdik"