Sait Faik Abasıyanık' ın okumuş olduğum bu kitabında on yedi hikaye vardı.
Ve bu hikâyeler alışılmışın dışında bir üslupla yazılmıştır. Realist karakterler var, zaten sokağı anlatıyor, yazar. Rüya ile hayal iç içe. Rüya yürürken de, otururken de , yemek yerken de her olayında hareketinde var yazarın.
Öykülerini böylece rahatlıkla içinden geldiği gibi yazmış. Hiçbir sansürü de yok, bu hususta..
Kendi kişisel görüşlerini aksetmiş, hikâyelerinde, hikayelerin de anlaşılması için okuyucunun dikkati gerekli. Kapılıp gidiliyor, güldüren, düşündüren, hala mı aynı dedirten satırlar sizi yakalayabilir!
Sai Faik okumak, şiir okumak gibi..
Sait Faik kendisine çok hususi bir alan açmış, öykü anlamında. Bizim insanımızı olduğu gibi anlatmış, kimi zaman sokağın dilinde, belki çoğu zaman öyle..
Modern Türk hikayeciliğinin önemli temsilcisi..
Geleneği, eski usul hikayeciliğine isyanı da var. Bu isyan da böyle güzel eserler çıkartmış ortaya.
Kitabın son hikayesi olan " Yılan Uykusu" Sait Faik'in kendini arama ve aydınlatma isteği..
Burdaki hikayede özetle;" kuş, ağaç ve bulut" üzerinden sevgiyi hissedebilmek istiyor, yazar.
"Kendi yaşadığını ancak sevgi ile hissedebilmek. Yoksa yabancı, canlı mi cansız mı belli değil "
Bu son hikayelerde rüya ile sanatın imajları o kadar mükemmel bir şekilde birbirine bağlı ki , okuyanı büyüler, anlamak sonra gelir, o atmosferin içine dalarsınız, kurtulamazsınız.
Keyifliydi. Okumalısınız