Alexis ya da Beyhude Mücadelenin Kitabı

Marguerite Yourcenar

Alexis ya da Beyhude Mücadelenin Kitabı Gönderileri

Alexis ya da Beyhude Mücadelenin Kitabı kitaplarını, Alexis ya da Beyhude Mücadelenin Kitabı sözleri ve alıntılarını, Alexis ya da Beyhude Mücadelenin Kitabı yazarlarını, Alexis ya da Beyhude Mücadelenin Kitabı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Size karşı, hayatın itiraz edeceği tedbirsiz taahhütlerde bulun­dum: sizden olabildiğince alçakgönüllülükle af diliyorum, sizi terk ettiğim için değil, bu kadar uzun süre kaldığım için.
Hiçbir şey, nihai olduğu bilinen bir bozgunun güzelliğiyle boy ölçüşemez [...]
Reklam
Bir gülün kıpkırmızı göbeğini, bir heykeli, yoldan geçen bir çocuğun esmer güzelliğini bana fark ettirdiğiniz için size kızıyordum; bu masum şeylere karşı bir tür çileci dehşet duyuyordum.
İyi bir şey yapma arzusu beni en pis hesaplardan daha aşağılık bir hale düşürdü: sizin geleceğinizi çaldım. Size hiçbir şey vermedim, bel bağladığınız o büyük aşkı bile; erdem olarak sahip olduklarım, bu yalanın suç ortakları oldular; bencilliğim ise kendini meşru sandığı için çok daha iğrençti.
Sizin gelişinizden önce Wand’da mut­lu değildim: sadece uyuşmuştum. Sonra siz geldiniz. Sizin yanı­nızda da mutlu olmadım: sadece mutluluğun varlığını hayal et­tim. Bir yaz öğleden sonrası rüyası gibiydi.
İnsan mutsuzken ve kendini çok suçlu görür­ken, kendisine önemsiz bir çocuk muamelesi edilmesinde iç ra­hatlatıcı bir taraf vardır.
Reklam
Bir ensenin, bir ağzın ya da gözkapağının özel kavisi geliyor gözümün önüne; hüzünlü oldukları için sevi­len bazı yüzler, dudaklarının sarkmasına neden olan bıkkınlık kıvrımı, hatta genç, cahil ve güleç birinin sapkınlığındaki bilmem hangi saflık; ruhtan, bir vücudun yüzeyine yükselen her şey. Bir daha karşılaşılmayacak, karşılaşmak istenmeyen ve tam da bu yüzden samimi bir şekilde kendilerinden söz eden ya da susan ya­bancıları düşünüyorum. Onları sevmiyordum: bana sunulmuş olan azıcık mutluluğu almak istemiyordum; onlardan ne anlayış, ne de anlık bir şefkat diliyordum: sadece onların hayatına kulak veri­yordum.
Bağlanmaktan ve acı çekmekten duy­duğum karanlık bir dehşet yüzünden, hemen hemen her zaman kendimi sıradan suç ortaklarıyla sınırladım.
Haz çok kısa sürer, müzik bizi sadece bir anlığına yükseltip daha hüzünlü bir halde yere bırakır, fakat uyku bir tela­fidir. Bizi terk ettiğinde bile, yeniden acı çekmeye başlamamız birkaç saniye sürer; ve uykuya her dalışımızda, kendimizi bir dostun kollarına teslim ettiğimiz hissine kapılırız. Vefasız bir dost olduğunu biliyorum, bütün diğer dostlar gibi; çok mutsuz olduğu­muzda o da bizi terk eder. Ama er ya da geç, belki farklı bir isimle geri geleceğini ve sonunda onun kollarında dinleneceğimizi bili­riz. Rüyasız olduğunda mükemmeldir; denebilir ki, uyku her ak­şam bizi hayattan uyandırır.
[...] bazı anlar müthiş azap çekerdim, öleceğimi sanırdım; bu halimi görmemelerine şaşardım. Öyle za­manlarda bizimle ailemiz arasındaki boşluk sanki aşılmaz olur: bir kristalin merkezindeymişiz gibi yalnızlık içinde çırpınırız.
Reklam
Şimdi, bir zamanlar ben olan o yeniyetmeden, onun fikirle­rinden, ıstıraplarından o kadar uzağım ki, ona bir çeşit sevgiyle eğiliyorum; ona acımak, neredeyse teselli etmek istiyorum.
Belki de hazzı bu kadar korkunç kılan, bir vücudumuz olduğunu bize öğretmesidir.
Ölüm ayarttı beni. Ölmek her zaman çok kolay gelmişti bana. Ölümü tasavvur etme tarzım, aş­ka dair hayallerimden pek farklı değildi; ölümde bir bitkinlik, tat­lı bir hezimet görüyordum. O günden beri, ömrüm boyunca, bu iki saplantı sırayla zihnimi meşgul etmeyi sürdürdü; biri beni di­ğerinden kurtarıyordu ve hiçbir akıl yürütme beni ikisinden bir­den kurtaramıyordu.
Kitapları hiçbir zaman sevmedim. Onları her açtığı­mızda beklenmedik bir ifşaatla karşılaşmayı bekleriz, ama onları her kapattığımızda cesaretimizin daha da kırıldığını hissederiz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.