Ali Suavi mazide yaşamış istikbal adamlarındandır: Onun vücudu Tanzimatçılarla, ruhu bizimle muasırdır. 1839'dan 1877'ye kadar yalnız otuz sekiz sene yaşayabilen bu ateşten mahlûk Teokrasi devrinde Laiklik, Mutlakıyet devrinde Cumhuriyet ve Osmanlılık devrinde Türklük ve Türkçülük rüyaları görmüş, bu rüyalarım tabire çalışmış ve nihayet gene bu rüyalar uğurunda şehit olmuştur. Bu şehit iyi adam mıydı, fena adam mıydı? Tabii insan olarak o da bütün insanlar gibi bir takım iyiliklerle fenalıkların halitasıydı. Her halde onun kusurları her kesteki kusurlardı, fakat meziyetleri herkeste yoktu. Mutlakıyet onun ölümünü az gördüğü için mezarını bile yok etmişti; fakat Ali Suavi'nin varlığı bu maddi yokluğa gömülmüş muhteşem bir mana halinde devam etti...