Alıç Ağacı İle Sohbetler

Hikmet Birand

En Yeni Alıç Ağacı İle Sohbetler Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Alıç Ağacı İle Sohbetler sözleri ve alıntılarını, en yeni Alıç Ağacı İle Sohbetler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nüfusun hızla artmasına karşılık verimli topraklar savrulup, akıp gittiği için büyüklüğü değişmeyen "vatan sathında" hayat sahası küçülmektedir. Bu, bizim içine düştüğümüz bir "fasit daire"dir.
Sayfa 333Kitabı okudu
Büyük Alman devlet adamlarından Bismarck, her fırsatta yerdiği halefi von Kaprivi'nin, başbakanlık evinin bahçesinden birkaç ağaç kestiğini duyunca pek kızmış. Anılarında der ki onun için "Eskiden benim, şimdi onun evinin bahçe tarafındaki yaşlı ağaçları kestirttiğini duydum duyalı halefimin karakterine olan güvenimin sarsıldığını saklayamayacağım artık."
Sayfa 329Kitabı okudu
Reklam
Bir gün bir dostuna der ki Atatürk: "Dün gece uykum kaçmıştı. Düşündüm. Birader, tabiat önünde insan bir hiç... Ama hiç..."
Sayfa 329Kitabı okudu
Ankara'da hâlâ söylenen bir söz var: Açgözlülere derler ki "90 kıtlığından mı çıktın?" 90 kıtlığı, bugün, 1290 (1873) yılında yağışların pek az olması 1874 kışının da şiddetli geçmesi ile baş gösteren kıtlık ve açlık yüzünden yalnız üç ilimizde; Ankara, Kastamonu ve Kayseri'de 250 bin kişinin ölmesi, sığır ve davar sürülerinin tüm kırılmış olmasının acıklı anısıdır artık.
Sayfa 315Kitabı okudu
Üzerlik otu bozkırda hep insanların yerleştikleri, oturdukları yerlerin yakınlarında ve üzerlerinde yetişir. Eskiden insanların oturduğu ve sonra terk ettikleri köylerin, obaların çevresinde ve altında eski zamanlara ait köy kent kalıntıları bulunan höyüklerin üzerinde topluluklar halinde gelişmesinin nedeni de bu bitkinin tohumlarının eskiden ilaç olarak kullanılmış, sürgünleri de çok soda kapsadığı için külünden çamaşır yıkamak için faydalanılmış olmasıdır. Onun için tohumları eskiden herhalde evlerde hiç eksik olmazmış. Bu da eski iskân sahalarında bu bitkinin yaygınlaşmasını kolaylaştırmıştır.
Sayfa 297Kitabı okudu
Bozkır bitkilerinin çoğunun yalnız çiçekleri değil, dal ve yaprakları da kokuludur ve bu özellik de dolayısıyla kurağa direnme tedbiridir.
Sayfa 288Kitabı okudu
Reklam
Günlük ağacı
Amber ormanlarındaki ağaçların hepsinin gövdeleri yaralıdır. Bu ağaçların gövdelerine özel bir keski ile her yıl 20-30 santim uzun, yarım santim kadar derin yaralar açılır ve yaradan sızan balsam kuruduktan sonra kazınarak toplanır. Kıl torbalar içinde kaynatılarak sigala yağı denilen bir yağ çıkarılır ki ilaç ve esans endüstrisinde kullanılır. Yağ çıktıktan sonra geri kalan yonga yakıldığı zaman güzel bir koku çıkardığı için kiliselerde de tütsü olarak kullanılır. Eskiden yağı da günlük de pek makbul ticaret mallarından imiş. Büyük İskender günlük kokusundan pek hoşlanırmış. Bizim günlük ormanlarımızdan yılda 70 ton kadar sigala yağı üretilmekte ve ihraç edilmektedir. Amber ormanları yalnız bizim memleketimize özgü en güzel tabiat ziynetlerinden biridir.
Sayfa 220Kitabı okudu
Servi
Eskiden beri ona mistik bir gözle bakılmış, nazardan koruduğuna inanıldığı için Eski Roma'da bahçelerin çevresine serviden çit çekilirmiş. Roma İmparatorluğu zamanında servi kerestesi pek makbul ve pahalı imiş. Büyükçe bir servi kütüğü bayağı bir servet sayılırmış. Bundan dolayı Pilinius'a göre kız çocu ğu olanın, ileride çeyizini karşılamak için bir servi fidanı dikmesi ådet imiş.
Sayfa 218Kitabı okudu
Mor lavanta
Lavanta denilen esans bundan değil, bunun yakın akrabası olan başka bir türden üretilir. Fakat mor lavantanın esansı da eskiden pek makbul sayılırmış. İspanya'da hâlâ mor lavantadan bir yağ çıkarılır; kan dindirmek, yaraları temizlemek, uçukları tedavi etmek için ev ilacı olarak kullanılır.
Sayfa 214Kitabı okudu
Bildiğimiz Defne
Tefne dalı ilk çağlardan beri zafer sembolü sayılır. Eski Yunanlılar tefneyi kutsal bir ağaç olarak Apollon'a adadıktan sonra Yunanistan ve İtalya'da Apollon mabetleri çoğaldıkça tefne koruları da artmıştır. Eski çağda tefnenin büyüden, bulaşıcı hastalıklardan ve habis ruhlardan koruduğuna inanılırmış, ruh hastalarını iyi etmek için yanaklarına ve boynuna tefne yaprağı sarılırmış. Apollon rahipleri bir keramet buyuracakları zaman tefne yaprağı ve meyvesi yerlermiş. Peygamberler bir şehre girerken ellerinde bir tefne dalı tutarlarmış. Dökülen kanın kefaretini de tefne üzerine alırmış. Onun için Romalı askerler zaferle sonuçlanan harplerden sonra silahlarını tefne ile temizlerlermiş. Encam tefne, böylece işte zafer sembolü olmuş. Sofu Hıristiyanlar kiliselerdeki kutsal suya batırdıkları tefne dallarından üzerlerine su serperlermiş. Tefneye yıldırım da çarpmazmış!
Sayfa 213Kitabı okudu
268 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.