Alıç Ağacı İle Sohbetler

Hikmet Birand

Alıç Ağacı İle Sohbetler Sözleri ve Alıntıları

Alıç Ağacı İle Sohbetler sözleri ve alıntılarını, Alıç Ağacı İle Sohbetler kitap alıntılarını, Alıç Ağacı İle Sohbetler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sevinirsiniz orda,çünkü tabiatın içindesiniz.Orada kendi yaptığımız dünyanın bunaltıcı hayhuyundan,tatsız ıvır zıvırından,bencil kaygılarından,sıkıcı darlığından kurtulur,her şeyin olduğu gibi olduğu,olduğu gibi gözüktüğü o külfetsiz,gösterişsiz sessiz büyüklükle karşı karşıya gelirsiniz.
Sayfa 4
"İnsanın bir yurdu, karlı kışlı,günlük güneşlik güzel bir yurdu olması ne mutlu şeydir!.."
Sayfa 71 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
On Binlerin Dönüşü
"Sarı dağ gülü güzel, ama çiçeği zehirli ve kokuları insanı baygınlaştırıcıdır. Karadeniz kıyılarımızın ünlü deli balını, arılar bunların çiçeğinden alır. -Neden ünlü imiş deli bal? -Bal arılarının dağ güllerinin çiçeklerinden topladıkları balı yiyenlerin mideleri bozulur, başları döner, baygın düşerler. On Binler Seferi'nde yollarını şaşıran günlerce dağlarda dolaşan ve Karadeniz'i görünce sevinçlerinden, deniz... Deniz, diye bağıran Ksenofon'un yorgun perişan askerlerini soymak için Doğu Karadeniz dağlarında yaşayan Heptakomet'ler yol kenarlarına deli bal şerbetleri ile doldurdukları testiler koymuşlar. Günlerce dağlarda aç susuz yürüyen On Binler bu testilerdeki deli bal şerbetinden bol bol içmişler ve baygın düşüp sancılar içinde kıvranırlarken Heptakomet'ler bu zavallıların üzerine çullanmışlar ve onları soyup soğana çevirmişler. Deli balın ünü ta o zamanlardan beri yaygındır."
Sayfa 175 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Zeytinin ceddi Delice
"Zeytini anmadan edemeyiz tabii. Onun 60 yıl önce Akdeniz çevresine yerleşmiş olduğunu gösteren fosilleri bulundu. Fakat o, soylu bir kültür ağacı olarak Akdeniz çevresine bizim kıyılarımızdan geçiliştir. Helenistik devirden kalan heykel ve abidelerdeki rölyeflerinden anlaşılıyor ki zeytin ne kadar eski bir kültür ağacıdır. Zeytin ve zeytinlikler Akdeniz'in mavisi gibi kıyı man zaralarının belirgin bir unsuru, Akdeniz peyzajlarını tasvir eden ozan ve ressamların vazgeçemedikleri bir motif olmuştur. Maki ağaççıklarını anlatırken de söylemiştim ki delice onun ceddidir ve şimdi delice üzerine aşılanarak üretilmektedir. Marmara'dan Hatay'a kadar Ege ve Akdeniz kıyılarımızda delice yaygın olduğu için zeytinliklerimizi üretmek işten bile değildir. İncir de zeytin gibi eski bir Akdenizlidir. Yarım milyon yıl önce Güney Avrupa'da yaygın olduğu fosillerinden bellidir. Bir kültür ağacı olarak ama o da zeytin gibi bizden gitmiştir. Akdeniz çevresine zeytini yayan- ların Fenikeliler olduğu söylenir. Yunanistan'a Homer'den sonra gelmiş olacak ki İlliada'da onun adı geçmiyor."
Sayfa 217 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Roma'nın kuruluşu miti.. bereket ve verimliliğin sembolü incir ağacı
"Romus ile Romulus'u efsanevi kurt, bir incir ağacı altında emzirmiş. Eski çağlarda bile incir çeşitleri arasında seçmeler yapılır ve bizim Ege'den gelenler pek makbul sayılırmış. Onun için Linné, Ege kıyılarının eski ad Caria'dan (Karya okunur) yararlanarak incire, Ficus caria "Karyalı incir" adını takmıştır."
Sayfa 217 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Ayçiçeği bitkisi günde bir kilo su harcar. Büyük yayvan yapraklı bir ağaç, mesela benim üç mislim büyüklüğünde ve 200. 000 kadar yaprağı olan bir kayın ağacı günde 300-400 kilo su tüketir."
Sayfa 47 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Şaştık!
Şaşacaksınız belki ama biz Türklerde de ağaç ve orman sevgisinin kökleri çok derindedir. Bizim cetlerimiz de tıpkı Cermenler gibi ağaçları ormanları Tanrısal varlık olarak saymışlardır. Türk boylarında ağaç kültü çok yaygındır. Göktürkler, Uygurlar, Karakoyunlular ormanları kutsal sayarlarmış.
Sayfa 331Kitabı okudu
Seyyah olan bilir bu duyguyu hem zor hem güzeldir
"Doğu gezilerimin ikisinde iki yabancı misafir meslektaş da bana yoldaşlık etmişlerdi. Sabah erken yola çıkınca akşam nereye varacağımı, orada yatacak yer, yıkanacak, temizlenecek su ve yiyecek bulacağımızı biliyor ve buluyordum. Onun için o gezilerde sık sık, dağlara çıkarken, belleri aşarken, 80-100 yıl önce, oralarda yol iz yok iken uzak diyarlardan gelen, dil bilmeyen yol bilmeyen, atla katırla ya da yaya oraları gezen, o dağlara akan, kimi günler o dağlarda tek başlarına geceleyen, görmek, öğrenmek, araştırmak için nice meşakkatlere katlanan bilginleri hatırlıyor, yüreğim onlara yalnız hayranlıkla değil, minnetle doluyordu. Çünkü gezdiğim gördüğüm yerler üstüne o anda ne biliyorsam eserlerinden öğrenmiştim. Ama bakın, onların hiç de zorunlu olmadan seve seve katlandıkları o eziyetler, nice yıllar sonra, çektikleri zahmeti oraları gördükten sonra daha iyi anlamış olarak, yaptıkları araştırmalar benim de işimi kolaylaştırdığı için onları minnetle anıyordum. Vakit vakit de ama utangaç bir duyguya kapılıyor, sıkılıyordum: Neye biz de onlar gibi yapmamışız, yapmıyoruz!.."
Sayfa 241 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Tutunamıyoruz
"..bugün uzayda dolaştığınız, Ay'a gitmeyi bile göze aldığınız halde, dünyada bizim yeşertemediğimiz yerlerde hala tutunamıyorsunuz."
Sayfa 80 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kocayemiş
"Makinin karakter türlerinden biri de kocayemiştir. Yaprakları geniş yüzlü, kalın, sert ve defneyaprağını andırır. Parlak kırmızımtırak renkli genç sürgünleri uzaktan bile belli olur. Yemişleri çileğe benzer; tatlımsı buruktur. Bundan dolayı olacak Pilinius, bu kocayemiş türünün bilimsel adı "unedo" sözcüğünü "unum tantum edo = ancak bir tane yerim"den yakıştırmıştır. Kocayemiş dalları Romalıların sihirbazlık araçlarından biri imiş. Kapıların eşiğine kocayemiş dalı sürülürse, uyuyan çocukların kalplerinden gece kan emen vampirler eve girmezlermiş."
Sayfa 210 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
268 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.