All About Space - Sayı 1 - 2021/01

All About Space

All About Space - Sayı 1 - 2021/01 Sözleri ve Alıntıları

All About Space - Sayı 1 - 2021/01 sözleri ve alıntılarını, All About Space - Sayı 1 - 2021/01 kitap alıntılarını, All About Space - Sayı 1 - 2021/01 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Evreni radyo astronomi yoluyla keşfetmeye başladığımızdan bu yana, uzaydaki yıldızların, galaksilerin ve toz bulutlarının ışık yayma şekliyle ilgili mevcut anlayışımızla açıklanamayan tek bir sinyal bulundu. Tamamen yeni bir şey ararken nereye bakacağını ve ne arayacağını tam olarak bilmek çok zor. Şöyle düşünün, arabanızın anahtarlarını daha önce hiç görmemiş olsaydınız, nasıl bulurdunuz? Belki bir beklentiye dayanarak ne aradığınıza dair bir fikir oluşturabilirdiniz. Benzer şekilde, uzayda olması muhtemel akıllı yaşam formlarından gelen bir sinyalin neye benzeyeceğini düşündüğümüze dair en iyi tahminimizi kullanarak modeller oluşturuyor ve radyo teleskoplarıyla yaptığımız aramaları buna dayandırıyoruz. Temelde, ışık dalgalarının yoğunluğunda küçük değişiklikler arıyoruz. Uzaydaki diğer cisimler, aradığımıza benzer sinyaller oluşturabilir, bu da işimizi daha da zorlaştırıyor. Eğer varsa, uzaylı bir medeniyetten gelen bir sinyalin, doğal evren tarafından üretilenlerden daha dar olmasını bekliyoruz. Işığı arıyor olsak da bunu bir elektrikli piyanonun çıkardığı ses ile bir kilise orgunun daha “dolu-dolu” sesi arasındaki fark olarak düşünebilirsiniz. Doğal sinyallerin bir org gibi duyuluyor olması gerekli. Uzaylı bir medeniyet tarafından gönderilen sinyaller bu sesin yanında oyuncak piyanonun çıkardığı minik sesler gibi kalıyor olmalı.
Sayfa 90 - Dr. Chenoa Tremblay, Avustralya’daki Commonwealth Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Örgütü’nde (Commonwealth Scientific and Industrial Research Organisation - CSIRO) doktora sonrası araştırmacıdır.
Alpha Centauri süpernovaya dönüşse, nasıl görünürdü?
Alpha Centauri, birbirlerinin yörüngesinde dolanan Güneş benzeri, düşük kütleli A ve B yıldızları ve daha uzaktaki bir yörüngede dolanan kırmızı cüce yıldız C’den oluşan üçlü bir yıldız sistemi. A ve B birbirleriyle etkileşime girip termonükleer bir süpernova olarak patlayacak kadar yakın değiller. Alpha Centauri sisteminde bir süpernova tetiklenirse, ortaya muhteşem bir görüntü çıkacak, ama aynı zamanda Dünya’daki gözlemciler için ölümcül olacak. Zararlı radyasyon da dahil olmak üzere, ışığın Dünya’ya ulaşması dört yıl sürecek. Geldiğinde, gece gökyüzünü aydınlatacak ve gün boyunca Güneş’le rekabet edecek kadar parlak olacak. Büyük miktarda yüksek enerjili radyasyon, atmosferimizdeki ozonu parçalayarak Güneş’ten ve süpernovadan gelen zararlı morötesi radyasyonun içeri girmesine neden olacak. Bu da kitlesel bir yok olma olayını tetikleyebilecek. Bu olay sonrasında hayatta kalacak kadar şanslı olsaydık, süpernovanın parlaklığının birkaç hafta içinde kademeli olarak arttığını ve dolunaydan 10.000 kat daha parlak bir zirveye ulaştığına şahit olacaktık. Parlama, yıllar içinde yavaş yavaş kaybolacak. Süpernovanın rengi, haftalar ölçeğinde kırmızı ve mavi renk arasında değişecek.
Sayfa 90 - Dr. Eric Hsiao, Florida Eyalet Üniversitesi fizik bölümünde yardımcı doçenttir.
Reklam
Mars’taki tüm yaşam belirtilerinin gezegenden silinmiş olması mümkün mü?
Yakın zamanda yapılan bir çalışma, asidik sıvılara kısa süreli maruz kalmanın, Mars yüzeyindeki killere gömülü biyobelirteçlerin (yaşamın biyolojik göstergelerinin) uzun vadede korunmasını imkânsız hale getirebileceğini gösterdi. Bu, Mars’ta nesli tükenmiş yaşamın moleküler kalıntılarının araştırılmasının da zor olabileceği anlamına geliyor. Yaşamın Dünya’daki çok çeşitli asidik ortamlarda başarılı bir şekilde gelişebileceğini biliyoruz. Asidik sıvılarla ilgili sorun, yaşamın kökeni ve gelişimi ile değil, kil katmanlarının içinde geçmiş yaşamın izlerinin korunması ile ilgili. Asidik sıvılar killerin iç yapısını ve dolayısıyla içlerindeki organikleri barındırma ve koruma kabiliyetlerini değiştirebiliyor. Mars’ta Dünya’ya kıyasla benzer koşullar bekliyoruz, belki Mars genel olarak biraz daha asidik olabilir.Son çalışmamız, Mars’taki killerde yaşam arayışında başarılı olmanın, geçmişte bu killerle etkileşime giren sıvıların özelliklerine bağlı olacağını gösteriyor: Alkali sıvılar, killerin organikleri barındırma kapasitesini engellemiyor. Çalışmamız, Mars’ta yaşam arayışını nereye odaklamamız gerektiğini gösteriyor: Jeolojik kayıtlarda asidik sıvılarla hiçbir etkileşimin kaydedilmediği yerlere bakmalıyız.Örneğin, Perseverance’ın, Mars’ta karbonatların bol olduğu birkaç noktadan biri olan Jezero kraterine inecek olması, en başta doğru bir karar verilmiş olduğunu gösteriyor.
Sayfa 89 - Dr. Alberto G.Fairén, İspanya, Madrid’de bulunan Centro de Astrobiología’da araştırma görevlisidir.
Gaia’nın dijital dedektörleri: 1 milyar piksellik kamera
Gaia, neredeyse bir milyar piksele ulaşan 106 CCD'den oluşan, Dünya'da bugüne kadar uzaya göndermek için üretilmiş en büyük kamerayı içeriyor. Apple iPhone 8'in 12 milyon piksellik kamerası ile karşılaştırıldığında, Gaia'nın kamerası 80 kat daha üstün. Bu 106 CCD üç ana cihazı oluşturan alt bölümlere ayrılmış durumda: Astrometrik cihaz (Astro), fotometrik cihaz (BP/RP) ve Radyal Hız Tayfçekeri (RVS). Araç üzerinde yıldızların hareketini izleyen ve teleskobu yeniden hizalayan bazı küçük cihazlar da mevcut. Birlikte çalışan CCD’ler Gaia'nın bu kadar başarılı olmasını sağlıyor
Sayfa 87
Samanyolu’ndaki, Macellan Bulutu cüce galaksileri nasıl oluştu?
Gökyüzündeki hızlarının ölçümlerine dayanarak, Macellan Bulutlarının Samanyolu’ndan ilk geçişlerine hazırlandıkları düşünülüyor. Bu, yaşamlarının çoğunu yarım milyon ışık yılı uzakta geçirmiş olduklarından dolayı galaksimize yeni gelen misafirler oldukları anlamına geliyor. Dahası, Macellan Bulutlarına çok sönük uydu galaksiler de eşlik ediyor ve bu nedenle, Macellan Grubu olarak bilinen bir galaksi grubunun en büyük iki üyesi oldukları düşünülüyor. Samanyolu’na bir korumalarıyla yaklaşıyor gibi görünüyorlar. Bulutlar galaksiye girdiğinde, gelgit kuvvetleri ve gaz basıncı, arkalarında Macellan Akıntısı adı verilen devasa bir gaz kuyruğu oluşturuyor. Gökyüzünün neredeyse yarısını kaplayan ve radyo ışığında parlayan bir galaktik buhar izi olan bu kuyruk, bulutların geçmiş yörüngelerinin görülebilir bir kanıtını oluşturuyor.
Sayfa 89 - Dr. Andrew Fox, Maryland’deki Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü’nde (Space Telescope Science Institute - STScI) astronomdur.
Altın 79 proton ve 118 nötron içerir. İyi bir elektrik ve ısı iletkenidir, ancak nadir olması nedeniyle daha çok mücevher olarak değerlendirilir
Sayfa 91
Reklam
60 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.