Allah Aşkına

Secde yeri denildiği zaman Sufinin aklına ilk gelenler; alın, avuç içleri, dirsek, diz , ayak ve secde esnasında yere değmese bile ille de kalp..

hayykitapKitabı okudu

mahfî

CAMİ Mİ HÜRMETE LAYIK, ALLAH'IN EL-CAMİ OLUŞU MU

Peki, vahye göre ve efendimiz'in (asv) uygulamalarına göre mescidler nasıl yerler?.. Namaz kılınan, secde edilen bir secdegah... İçerisinde yemek yenilen sosyal bir mekan.. Ashabın güreş tutabildiği yaşam dolu bir yer... Savaş kararları dahil ümmete şamil meselelerin konuşulduğu bir divan... Ne görüyoruz? Mescitte halk oyunları ekibi var. Üstelik adamlar müslüman değiller. Şimdi kendi kendimize hayal edelim!.. 23 Nisan etkinlikleri için Almanya'dan gelen çocuklar Sultanahmet Camiinde Bavyera yöresinden bir gösteri sunsalar ve İstanbul Müftüsü eşiyle birlikte onları izlemeye gelse neler yaşanır? Cami cemaati ilk olarak kimi kovar oradan? Alaman çocukları mı? Yoksa camide folklor oynatan Müftü beyi mi? Peki ertesi gün gazetelerin manşeti nasıl olur sizce? Kabul edelim. Camilerimiz vahyin ve sünnetin tarif ettiği mescidlere benzemiyor. İçin yemek yenilen/yedirilen, en azından mahallenin sorunlarının konuşulabildiği bir cami modelimiz kalmadı. Halbuki biz neyin eksikliğini yaşıyoruz?.. Nikahlar camide kıyılsın!.. Ne hazin bir durumdur bu. Holywood filmlerinden etkilenip papazı, imama; kiliseyi camiye çevirmek istiyoruz. Ama mabetlerimizi Muhammedi Mescitlere benzetmek konusunda hiçbir gayrete sahip değiliz.

hayykitapKitabı okudu

Reklam

mahfî

''İslam'ın resmi ibadethanesi camilerdir'' diyerek tekkeleri, dergahları, cemevlerini bir kalemde silmek yerine; keşke adı geçen tüm mekanların Mescid-i Nebevi'ye benzediği ölçüde meşru olabilceğini anlayıp anlatabilsek. ''Yeryüzü bize mescid kılındı'' diyen efendimizin (sav) aksine mekansal ulviyeti dört duvara hapsetmeye çalışmasak.

hayykitapKitabı okudu

mahfî

Kuran-ı kerim'de ''Cami kelimesi yapı-bina kastıyla değil Allah'ın özelliklerini anlatabilmek için kullanılıyor. Yani vahye göre ''El-Cami'' Esma-i Hüsnadan olan ilahi bir isimdir. Genel İtibariyle ''Buluşturan, Toparlayıcı'' anlamında.. Varlığı derleyip toparlayanın Allah olduğunu hatırlatıyor. Hesap günü insanları O'nun toplayacağını ikaz ediyor. Bu ism-i İlahinin kalpte tecelli buyurdukça tüm sevgilerimizin O'nun rızası altında O'nun için ve O'nunla olacağını muştuluyor. Yunus mere'nin dilince yaratılanların, Yaratan uğruna sevileceğini haykırıyor. Tabii ki anlamak ve yaşamak derdinde olanlara... Oysa bizim pratiklerimiz Allah'ın El-Cami oluşuna hürmet etmekten ziyade dört duvarı ve kubbesi olan camiyi kutsamaya yönelik. Öyle ki; El-Cami'ye inanırken ''Bir araya gelinen yer'' demek olan camiden ümmetin bir yarısını hoyratça uzaklaştırdık. Malum, kendimizi ordu millet görürüz. Ahali ordu misali olunca camiye de kışla olmak düşüyor. Kadınları askere almadığımız gibi camilere de sokmadık. Hatırlayalım!.. Hz.Ömer halife olduktan sonra mescidde vaaz ederken bir kadın ayağa kalkar. '' Oğullarım filanca filanca savaşlarda şehid oldular. Kılıçları evde, sandığımda duruyor. Eğer yönetim hırsıyla eğrilirsen seni oğullarımdan emanet o kılıçlarla düzeltirim'' der.

hayykitapKitabı okudu

mahfî

Edepsiz ilim en iddialı alimleri bile şeytan kılar.

hayykitapKitabı okudu

mahfî

Zengin/güçlü olmak veya fakir/güçsüz olmak Hakk'a yakınlığın göstergesi değildir. Zira ilkini iddia edenler zengin malperestlerdir, ikincisini iddia edenlerse fakir malperest... ''Fakirlik fahrimdir'' diye Resullullah'a göre aslolan sadece Allah'a muhtaç olmaktır. Men edilen durumsa O'nun muhtacına muhtaç olmak...

hayykitapKitabı okudu