İnsanoğlu ancak tanımlayabildiği şeylere anlam yükler. Gördüğü, duyduğu, dokunduğu şeylere... İdrak ise farklı bir şeydir. O, insanın içindeki tanrısallığın yüzeye vurması gibidir. Beş duyunun ötesine taşan, yürekten akla doğru yükselen, oradan da ruhu kavrayan tanımsız bir his.