"Ey Peygamber! Şüphesiz ki biz seni bir şâhit, bir müjdeci, bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah'ın izniyle yine Allah'a çağıran bir dâvetçi ve nûr saçan bir kandil olarak lutfettik.
(Ahzab suresi 45 46 ayet)
"...Güneş tam tepeden batmaya doğru kayıyordu. Efendimiz (sav) çadırından çıktı. Sanki güneşe; "Sen batarsan ben doğarım. Sen insanların dış dünyalarını aydınlatıyorsun, Ben ise iç dünyalarını.
Sen maddi güneşi isen Kâinatın, Ben de Manevi Güneşi'iyim. Senin nasıl etrafında gezegenlerin var, gör işte Benim de binlerce yıldızım var. Sen yalnızca ışık veriyorsun onlara, Ben ise hem nur, hem de huzur veriyorum. Sen, gittikçe yaşlanırken Kitab'ım Kur'an, gittikçe gençleşecek, Benim ışığım daha da parlayacak, sesim daha da gürleşecek," diyordu hal diliyle..."
~
Nurlu yolculuk...
İyiyi, doğruyu ve güzeli öğütleyen bir yaşam..
Herkesin dört elle sarıldığı dünya hayatını, ellerinin tersiyle itip, ahiret yurdunu, cenneti, Allah'ın rızasını ve cemalini arzulayan ruhu..
Adaleti, dürüstlüğü, tevazusu, cömertliği, affediciliği, şefkati, merhametiyle Peygamberimiz ..
Binlerce selâm, binlerce salat sana Ya Resûlallah...