Her zamanın ehli için yeni manevi hastalıklar var- dır ki, geçmiş zamanlarınkine benzemez. Bunu nefesler sahipleri olan ehlullah görürler de her yanlarına gelen oturan müritlerin haklarını verirler ve hangilerinin fethi ve keşfi kendi elinden olacağını bilirler ve hatta böyle müritlerini daha ana karnından itibaren gözetirler. Nitekim böyle ana karnından itibaren müridini izleyen şeyhler çok olmuştur.
Ve yine müritlerin adabından biri de Kendilerinden zuhura gelen keşifleri izhar etmemeli, ta ki Allahü Tealâ vücuda onu izhar edinceye kadar sükut etmelidir.
Eshabı Kiram, Ya Resulullah, bize hayırlılarımızı bildir de, daima onlarla oturalım diye sordular. Buyurdu ki:
“Görüldükleri vakit, Allah'ı hatırladığınız kimseler, hayırlılarınızdır.”
Bütün ibadetler haşir günü âbidden zâil olur ancak zikrullah, tevhid ve hamdi kalır. Her kim dünyada genişlik ve bolluk vaktinde Allah'ı zikri ile tanırsa Allah da şiddet zamanında ihsan ve atıfeti ile ona yaklaşır.
Eserde gelmiş ki: Allah'ı zikreden muti kula bir şiddet isabet eder veya bir hâceti için isterse melâike der ki: «Ya Rabbi bu ses bilinen bir sestir ve bilinen kuldandır. Fakat Allah'tan iraz eden yani yüz çevirmiş gafil bir kul duâ ederse melekler der ki: «Ya Rabbi bu ses münker bir ses ve kul da münkerdendir. (Münker bilinmeyen tanınmayan, hoşa gitmeyen demektir.)
Allah-ı Zülcelâlin azabından, zikirden daha fazla kurtarıcı hiçbir şey yoktur. Zikir kulun üzerine sekine inmesine sebeb olur ve meleklerin kuşatmasına ve önüne inmelerine ve Rahmetin ihatasına da sebebtir. Bundan daha üstün bir nimet yoktur.
“Ey kardeş sana, ilmi ile amil olduğunu gördüğün
her kimseyle oturmanı yani mücaleset etmeni şiddetle tavsiye ederim. Çünkü demişler ki, «ilmi ile amil olan kimsenin üstünde nübüvvet makamı vardır. Binaenaleyh bu zat nübüvvetin varisidir. Ey kardeş devamlı nefsine hasım ol ki Allah sana devamlı yardım etsin. Eğer nefsine bazı vakitlerde düşman olursan Allah'ın yardımı da bazı vakitlerde olur, daima nefsini teftiş et.”