Genç Timaş yayınlarından okuduğumuz Alma ve Yedi Canavar için aslında basit bir anlatımla çocuklara depresyon, kaygı bozukluğu gibi ruhsal rahatsızlıkları anlatmak amacıyla yazılmış demek her ne kadar doğru olsa da yetişkin bireyleri bile etkileyebilecek anlatım tarzı ile kolay bir okuma deneyimi sunuyor bizlere.
Kitapta depresyon ve kaygı bozukluğunu Alma'nın yatağının altına saklanan, odasını ele geçirmiş "canavarlar" metaforu ile okuyoruz. Aslında cıvıl cıvıl olan, konuşmaktan keyif alan Alma'nın odasını bir gün karanlık kaplıyor ve bu karanlık o kadar güçlü ki Alma'nın ışığı artık titremiyor bile. Alma canavarları ile tanıştıkça iyice karanlığa gömülüyor. İşte kitap ile Alma'nın canavarları ile mücadelesini, tekrardan ışığını kazanmak için gösterdiği çabaya ortak oluyoruz.
Hayat hiç kimse için dümdüz bir yoldan ibaret değil. Dik yokuşlar, derin çukurlar var. Bir de sırtımıza tonlarca yük binen canavarlarımız. Bazılarımız bu canavarlar her gün mücadele ederken, bazılarımız henüz tanışmamış bile olabiliyor. Günün sonunda herkesin kendi mücadelesi kendine özgü ve değerli durumda. Herkes çabalıyor. İyi ve kötü günler var ama vazgeçmek yok.
Anlattıkları her ne kadar hüzünlü ve canavarları ile tanışmış biri için korkutucu olsa da okuması keyifliydi. Vazgeçmek yok iyileşeceğiz.