Almanyadaki deniz feneri derneği davası ve diğer yeşil dolandırıcıların haberini aldıkça insanların nasıl da bunlara kandıklarına şaşardım! Ve bunlara para kaptıranları saf ve affedersiniz ama, neredeyse salak sanırdım! Bu romanın konusunun yeşil sermaye olduğunu okuyunca hemen aldım! Belki de bu insanları daha iyi anlardım!
Roman belgesel bir polisiye niteliğinde! Yeşil sermayenin haltları, Alman polisinin de Türkleri kullanışı, taraf değiştiren polisler vs. Yani al bunu Almanların ünlü Tatort polisiye dizisine senaryo yap!
Romanı okuduktan sonra para kaptıranların saf ya da budala değil, onları dolandıranların acımasızca kurnaz, sistematik ve örgütlü olduklarını anlıyoruz! Bu üçkağıtcı uzmanlar insanları en hassas yerlerinden yakalıyorlar: inançlarından! Güvendikleri cemaatte! Dinkardeşliği şemsiyesi altında, faiz yasağını kullanarak, uyduruk kazançlar vaadederek, kimi zaman da bol keseden göstermelik kazanç payı dağıtarak.... Bu durumda herhalde ben bile kanardım!
Romanda yeşil sermaye adı verilen şirket, vakıf ve bağış kurumlarının Almanyada cami ve İslamcı parti görevlileriyle nasıl çalıştıkları anlatılıyor. Bir Almanla evli olan orhan birdenbire ortalıkta kayboluyor. Helga eşi Orhan'ın peşinde izini sürüyor ve onun yeşil sermaye şirketleriyle çalıştığını öğreniyor. Daha sonra biz Orhan'ın Almanpolisi için bu şirketlerden bilgi topladığını ve alman haberalma örgütüyle bağlantılı kişilerin Orhan'ı kullandığını okuyoruz! Elbette biraz da aşk... al sana film gibi roman!
