Zaman küçük yerlerde menderesler çizerek akar. Yönünü ve bilincini kaybetmiş gibidir. Döner durur ve kendi için en uygun zemini yoklar. Bazen geriye çevirir yolunu. Tekler, hastalıklı burgaçlarıyla yatağını doldurur; durup gölleşir.
Bu ağır çekim yaşama tutunabilmek için tek şart ona kendini bırakmaktır. Eğer zamanın parçası olup onun dümen suyunu okşamayı başarabilseydim anam gibi içimdeki koru görmezlikten gelip yaşayan ölülerle dolu bu ilçede hayatımı devam ettirebilirdim.
Ama olmadı.
Dünyaya baktığım camlar kalınlaşır, mor perde iner. Uyuşukluk bedenimden yavaşça yükselir, zihnimin köşelerini, dar sokak ve çıkmazlarını kaplayıp örter. Zamanın hızı kesilir.
Evler insanların kalesidir. Sanılanın aksine demir ve çimentodan yapılmazlar.
Her evin kendine özgü kokusundan dokunmuş zırhı vardır. İç içe geçmiş dikenli pullardan oluşan bu engelin ardında yumuşak doku başlar.