Ölüm …
İçimde devamlı süren bir acı başladı yaklaşık üç haftadır devam ediyor. Kalbim sıkışıyor, yüreğim parçalanıyor, nefesim kesiliyor, vicdanımın sesini susturamıyorum, Karanlık bir kuyunun içindeyim sanki kurtarılmayı bekliyorum, güneşe bakınca ışığını ısısını değil yanan alevi görüyorum. Belki de ahirette dünyadan taşıdığı odunlar ile yanacak olan kendimi görüyorum. İnsan her yaşadığı yeni şeyle hayatı daha iyi tanıdığını zanneder öyle de oluyordur belki … Ölüm her an bulabilecek seni her an sobeleyecek, bugüne kadar her sırası geleni buldu. Yalnızlık ölümü insana daha çok hatırlatır. Yalnız iken insan geçmişi gidenleri daha rahat görür. İnsan bu her yeni tecrübesi her yeni anı ona bir şeyler katar belki ama onu hiçbir pişmanlığı melek kılmaz onu, hata yapmaya hep meyilli… Fücur ve takva iki zıt yol var içinde.
Kitapta zengin Selçuk beyin başındaki tümör ile hakikate doğru yolculuğunu, bu süreçteki değişimleri ,bu değişime vesile olan Said hocanın din, ilah, tağut kavramlarından bahseden küçük çaplı bir romandır.