"Zaman, yalnızca onu düşünmeyenlerin konuşmalarını, uğraşlarını anlıyordu. Öte yandan her şeyi yutuyor, sayıyor, birimlerine ayırarak yine onlara sunuyordu."
Ama Lotte'ye sorsanız "gitmek" derdi ve biraz sonra da yanınızdan uçup giderdi. Tıpkı bir gecenin heyecanı ya da sabahın umudu, her aşkın ilk ve son cümlesi gibi... Ama sadece gitmek... Nereye olursa olsun. Bir tür kurtulma sayıyordu bu fikri. Hatta bir saplantı...
"Ve şunu biliyorum ki, insanların çoğu doğruyu aramaktan çok, doğruyu bildiklerine inandıkları ( ya da neyi bilip bilmediğini anlayamadıkları) birine kurban olmaya çalışıyor."