İlkel görüşe göre, bir insan yüksek ahlaki nitelikleri ya da toplumdaki konumu düşünülerek bir tanrının sözcüsü ya da bedenleşmişi olarak seçilmez. Kutsal esin iyilere de, kötülere de, yücelere de, sıradanlara da eşit olarak iner.
Acının ya da derdin onu çekenden bir başka kişiye aktarılması zorunlu değildir; bunlar, bir hayvana ya da bir şeye de aktarılabilir, ama sonuçta o nesne, o derdi kendisine dokunacak ilk kişiye iletecek bir araçtan başka bir şey değildir. Doğu Hint adalarından bazılarında, epilepsinin, hastanın yüzüne belli ağaçların yapraklarıyla vurmak, sonra da bu yapraklan atmak yoluyla tedavi edilebileceğine inanılır. Epilepsinin yapraklara geçtiğine ve onlarla birlikte atıldığına inanılır.
İnsanlar yalnızca kendilerine benzer tanrılar icat etmekle kalmamış onları kendi gibi düşündürmüş ve darandırtmıştır. Cennet dünyanın bir kopyasıdır, dünya cennetin değil.
Kızların ergenlik döneminde bir kulübeye kapatılmalarının nedeni, ilkel insanın dünyanın her yerinde adet kanamaları konusunda besledikleri derine kök salmış bir korkuda yatmaktadır. Dolayısıyla bu zamanlarda kadın topluluktan uzak yaşar...
Erkekler bu zamanlarda kadınların ayak izlerinin üzerinden geçmemek için yollarını değiştirirler.