Ne desem nasıl başlasam bilemedim, maalesef diyerek başlamak istiyorum çünkü Anton Çehov insanların bazı durumları, olayları nasıl görmezden geldiğini çok güzel bir dilde anlatmış, bu bana Narettin hocanın şu fıkrasını hatırlattı,
(Nasreddin Hoca evinin damında biriken diz boyu karları sabah namazı sonrası kürümeye başlamış. Bir ara dengesini kaybederek damdan düşüp bayılmış.
Komşuları koşuşmuşlar.
Birisi: "Çabuk bir doktor çağıralım ."
Diğeri: "Aman bir kırıkçı bulalım."
Öbürü: "Sırtlanıp doktora götürelim" derken, kargaşada ayılan Hoca, acıyan belini tutarak;
- Bırakın münakaşayı. Çabuk bana daha önce damdan düşmüş birini bulun, demiş.)
komik gelse de çok doğru, aynı koşullara, aynı duruma yada aynı acıya maruz kalmadan karşımızdaki insanı tam anlamıyla anlamamız mümkün değil maalesef, keşke bu kadar önyargılı olmasak ve bazı durumlara gözlerimizi ve kulaklarımızı kapamasak en azından empati yapabilsek, belki o zaman daha az insan mutsuz hisseder.
Ben ALTINCI KOĞUŞ'u çok severek okudum ve okuyan herkesin içinde bir yerlerde ufakta olsa bir şeyler değişmiştir diye düşünüyorum.
Ve okumayan varsa mutlaka okumalı diyorum.
Bol okumalı günleriniz olsun:)