Edebiyatımızın ilk felsefi ve gerçeküstü romanı. Mükemmel bir kitaptı. Bana çok şey düşündürdü ama kafama takılan en büyük düşünce, varla yokun arasındaki farktı. Kitapta, var ile yokun arasında bir fark olmadığını söylüyor ki düşündükçe mantıklı geldi. Çünkü birbirine tamamen zıt olan şeyler, aslında en yakın olanlardır. Kitabın ilk sayfalarında bir deli vardı, bu düşünceyi ortaya atan da oydu. Şöyle diyor;
-Ancak ben varım, zira hiçim, yokum. Varlığım mutlaktır. Yokluk mutlak olmayan içindir. Mutlak varlıktır. Vardır.
İşte bu da bizi çıkışı olmayan bir soruya sürüklüyor, varlıkla yokluk arasıdaki fark nedir?