Şükürler olsun, en sonunda insanın içini karartmayan bir Dostoyevski eserine denk gelebildim. Kara mizah örneği sayılabilecek bu romanı çok sevdiğimi ifade etmek isterim. Diyalogların çokluğu ve bir hayli komik olmaları sayesinde, sanki bir tiyatro oyunu izliyormuşum hissine kapıldım. Fakat yan karakterlerin isimleri birbirine benzediği için, zaman zaman kim kimdi karmaşası yaşamadım değildi. Bu durumda olmasa tadından yenmezdi. Başta Marya Aleksandrovna olmak üzere pek çok fitne fücur karakter vardı romanda. Bir de bunlara dünyadan bir haber yaşlı Prensle, Marya'nın saftirik kocası eklenince, ortaya epeyce şenlikli bir roman çıkmış. Alışmışız tabii, Karamazov Kardeşler, Suç ve Ceza, Beyaz Geceler gibi ağır Dostoyevski romanlarına. Amcanın Rüyası, bu saydıklarıma kıyasla çok farklı, hafif ve eğlenceli geldi. Yalnız yazar, karakterler üzerinden Shakespeare'i biraz fazla diline dolamış sanki. Tamam, büyük yazar olabilirsin, Dostoyevski olabilirsin ama ne bileyim işte... Beğen beğenme, karşındaki adam da Shakespeare nihayetinde.