Bu aralar ard arda Stefan Zweig kitabı okumuş oldum. Öyle akıcı öyküler süzülmüş ki Zweig'ın kaleminden bir yolculukta biter cinsten. Bu öyküsünde bile kendi hayatından izler bırakmış Zweig. Kitap hakkında diğer incelemeleri de okudum büyülendim diyebilirim. Eşiyle intihara veronal ile kalkışması ve kitapta geçen bir kısımda da veronalden bahsetmesi..
Kitabın başlığının kitaptaki öyküyle ele alınması da çok anlamlıydı. Amok kelimesi Güneydoğu asya kültüründe "cinnet" halini ifade etmek için kullanılan bir tanımmış. Bu cinnet hali öyle bir durum ki bardağı dolduran son damla niteliğinde ve de intihar ile sonlanabilecek düzeyde bir hastalık.
Kitap Hollanda'nın sömürgesi olan Hint adalarında görev yapmakta olan bir doktorun hikayesini ele alıyor. Doktoru bir gün hali vakti yerinde bir hanımefendi ziyaret eder. Görev yaptığı yerde sosyal yaşamı ve yalnızlığı ile birlikte bu güzel kadın doktorun ilgisini oldukça çeker. Kadının ziyaretinin sebebi doktordan yardım talep etmesidir. Ancak bu kadının kendine has cüretkar tavrı doktor tarafından küstahça algılanılıp reddedilir. İşte film burada kopuyor. Doktor kadını reddettikten sonra büyük bir pişmanlık eşliğinde delilik hali ile -yukarıda bahsettiğim amok halinde- koşmaya başlar, ta ki kadını bulana kadar. Bu esnada gözü hiçbir şeyi görmez çünkü tek amacı tek derdi kadına yardım etmektir ve bu amacından dolayı gözü dönmüştür.
Bu arada ben kitabın sonuna gelene kadar kadının yardım isteme sebebini tam olarak anlayamamıştım o yüzden olay kitabın sonunda bir tık daha netlik kazanıyor.