İnsanın saplantılarından yola çıkarak yine birçok noktaya değinen güzel bir Stefan Zweig kitabı daha...
kitabın ben de oluşturduğu düşüncelerden biri insanın belirli noktaya odaklanıp, o noktadan başka yere bakmadan tamamen orasıyla ilgili kafasında ürettiği düşünceler silsilesinin onu hangi noktaya sürüklediğinin anlatılışıydı. Aslında bu noktada insanın egosu da devreye giriyordu. Küçümsendiğini hissetmek, karşısındakinin kendinden üstün tavır sergilediğini görmek karakterin amok koşucusu olmasına neden olan hislerin ilk tohumlarıydı. Burada yazarın farkettirdiği de düşüncelerimizin bizim bakış açımızla farklılaştığıdır. Karakter daha sonra kadının çaresiz, acılar içindeki halini görünce tüm bu saplantılı düşüncelerinden kurtulup gerçek benliğiyle kadına yaklaşması bu durumu özetlemektedir.
Kitap tabiki başka noktalara da değinmektedir. Fakat benim belki de şu an ki ruh halimden dolayı en çok etkilendiğim ve bana direkt verdiği mesajın noktası buradadır. Stefan Zweig kitapları hayat dersi niteliğinde ve bu kitapları okuyup kapattığımızda aslında biz de tesiri başlayan, devam etmesi gereken mesajları bünyemize almamız gereken kitaplardır.