O, ortalıkta böyle dolaşıp gezerken;anasının yüreğine,sanki ığıl ığıl bir şeyler iner,bu kızı evlendirmeye mecbur kalınca, yavrucağın neler çekeceğini düşünür:''Alnında acaba daha neler yazılı?''diye titrerdi.
Ömrümde tattığım sevinçlerle çektiğim çileleri,acıları tartacak olsalar,kederler koca taş ağırlığıyla,zavallı küçük sevinç dakikalarım da deve dikeninin incecik tüyleri kadar hafif basar.
Sabahleyin kalkmak, tarlaların başına gitmek, bu toprakların çoğunun sahibi bir başkası iken, bu başkası da şehirde yan gelip ömrünün tadını çıkarırken, iki büklüm çalışıp durmak, sonra da öylece bütün bir gün, terini, bu öz malı bile olmayan topraklara kattıktan sonra eve dönünce, en basit, suyuna tirit yemeklerle karnını doyurmak, kendilerinden daha bahtlılara satılmak için ayrılmış, seçili, iyi mahsulün hiçbirine dokunmamak, ertesi günü de bu aynı şeylere başlamak üzere zıbarıp uyumak. İşte buydu nasipleri!