1. Dünya Savaşında Türk Esirleri

Ana Ben Ölmedim

Cemalettin Taşkıran
“İtilâf devletlerinin, paylaşmaya kararlı oldukları bir ülkeyi* müttefik olarak aralarına almaları beklenemezdi…” (* Osmanlı Dev.)
“Dünyanın hakimiyeti şarktan garba geçti. Bir zaman olacak ki yine şarka geçecektir…”
Sayfa 142Kitabı okudu
Reklam
“Doğulular tavla, domino ve kâğıt oyunlarını spora tercih ediyorlar…”
Fransızlar ise daha çok Çanakkale ve Tunus'tan Türk esiri almışlardır.
Sayfa 74
futbol
"Futbol konusunda, kamp esirlerinden olan Mülazım (Teğmen) Gani Efendi, bir hatırasını şöyle anlatıyor: "İngilizler bize maç teklif ettiler. Bari şu İngilizleri burada yenelim dedik... Ama ilk üç maçı kaybettik. Sonraları topun sadece tepilmeyeceğini, paslaşıp yardımlaşarak kaleye havale edilmesi gerektiğini anladık..."
Sayfa 153Kitabı okudu
Mısır'daki kamplarda kör edilen Türk askerleri
"Biz, İngilizlerin, hemen hemen bütün kamplardaki esirlere iyi davrandıkları ve iyi baktıkları kanaatindeyiz. Dönen esirlerimizin çoğunun ifadesi bu yöndedir. Ancak, kasten olmasa bile, yanlış tedavi sonucu körlüğe yol açılmış olabileceğini, öte yandan bazı Ermeni doktorların -o dönemin duyguları içinde, kin ve intikam düşüncesiyle hareket ederek- esirlerimizin bazılarına bu tür bir muameleyi yapmış olabileceklerini de göz ardı etmiyoruz."
Sayfa 221Kitabı okudu
Reklam
"Kızılhaç kayıtlarında dikkati çeken hususlardan biri de, Kızılhaç heyetinin ziyareti sırasında her iki hastanede tedavi gören hastalar arasında ishal ve yaralanmalardan sonra, ikinci önemli sırayı zihinsel ve sinirsel hastalıkların almasıdır. Bu da bize, fiziki durumları iyi bile olsa, Türk esirlerin moral durumlarının iyi olmadığını göstermektedir. Altı aydan fazla bir süre esir kamplarında kalanlarda görülen ve “dikenli tel hastalığı” veya “tel örgü hastalığı” denilen psikolojik rahatsızlık, Thatmyo esir kampında kalanları da etkilemiştir. Bu hastalık kolayca heyecanlanma, çok çabuk kızma, alıngan olma, içe dönüklük gibi davranışlarla kendini göstermektedir."
Sayfa 156Kitabı okudu
"İngilizler, I. Dünya Savaşı sırasında esir aldıkları Türklerin büyük bir kısmını -Kıbrıs, Mısır, Hindistan, Birmanya gibi- Anadolu’dan oldukça uzak yerlerde kurdukları kamplarda tutmuşlardır."
Sayfa 139Kitabı okudu
Evladına sahip çıkmamak
"İstanbul hükümetinin esirlere Almanya ve Avusturya-Macaristan kadar yardım edememesinin bir nedeni ekonomikti. Savaş süresince Osmanlı hükümeti mali yönden kısıtlıydı; savaş gücü Alman mali yardımına bağımlıydı. Bu yüzden ülke var olma savaşı verirken esirlere yüksek bir öncelik verilmiyordu. Hilal-i Ahmer, mali yönden diğer ülkelerin Kızılhaç kuruluşları kadar güçlü değildi. Geri dönen ya da kaçan savaş esirleri, dönüşlerinde yetkililerin kendilerine karşı ilgisiz kaldığını görmüşlerdir. Bazıları esir olduklarını kanıtlamak zorunda kalmışlardır. Diğerlerine soğuk davranılmış ve bunlar gerekli düzenlemeler yapılana kadar parasız beklemek zorunda kalmışlardır. Osmanlı yetkililerin bu davranışı Birinci Dünya Savaşı’na özgü bir olgu değildir. Balkan Savaşı’ndan dönenlerin de benzer bir durumla karşılaştığını biliyoruz."
Sayfa 323Kitabı okudu
"Rusya’da savaş esiri olarak bulunanlardan bazıları modern Türkiye’de önemli mevkilere gelmişlerdir. Örneğin savaşta İngilizlere esir düşen Cemal Gürsel ve Cevdet Sunay, sonradan sırasıyla Türkiye’nin 4. ve 5. cumhurbaşkanları olmuşlardır."
Sayfa 319Kitabı okudu
Reklam
"Pellegra" ya da B Vitamini (Niacin) eksikliği
"İşte Ağustos'un o müthiş sıcaklarında, Mısır gibi son derece har (sıcak) bir muhitte kokmuş bargir (at) eti yemek mecburiyetinde kalmış olan zavallı askerlerimizin birçokları, bu yüzden dizanteriye ve birtakımları da bir nevi uyuza benzer ve İngiliz tabipleri tarafından ‘pellagra’ denilen müthiş bir illete duçar olarak telef olup gitmişler­dir."
Sayfa 214Kitabı okudu
1915 kışında Sibirya’nın Priamur bölgesine gönderilen 800 Osmanlı esirinin sadece 200’ü kampa ulaşmıştı. Geriye kalanlar soğuktan ,açlıktan ve izdihamdan ölmüşlerdi.
Hepsine rahmet dileriz...
"Esirlerimiz yurda dönüşleriyle ilgili iki büyük sıkıntı yaşamışlardır. Bunlardan birincisi dönüş yolunda ve dönüş sırasında çekilen sıkıntılardır. Özellikle Birmanya, Sibirya, Hindistan gibi çok uzak yerlerden getirilen esirlerimiz, uzun gemi yolculuklarında önemli sıkıntılar yaşamışlardır. Ama asıl sıkıntının, özellikle bazı esirlerimiz için, döndükten sonra yaşandığı görülmüştür. Bir kısmı ailelerini bulamamış, bir kısmı varlığını ve yaşadığını ispat etmek zorunda kalmıştır. Esir olduğunu ve esaretten döndüğünü ispatlamak bile, dönen esirlerimize düşmüştür. Çok uzun yıllar, bin bir zorlukla esaret hayatına katlanan ve ülkesine döneceği günün umuduyla yaşayan esirlerimizin çoğuna, vatanlarında, kendi arkadaşları, kendi vatandaşları ve bazı silah arkadaşları, ne yazık ki çok ağır ve çok yaralayıcı ithamlarda bulunmuşlardır. Oysa, dönen esirlerimizin bir kısmı, vatan savunması için tekrar silahı eline almış ve ülkesini işgal edenlere karşı silahlı mücadeleye girmiştir. Bunların arasında yaralananlar vardır, şehit olanlar vardır, tekrar esarete düşenler vardır... Biz bu çalışmamızla vatan savunması sırasında esarete düşen esirlerimize vefa borcumuzu kısmen ödemeye çalıştık. Hepsine rahmet dileriz."
Sayfa 355Kitabı okudu
Malta adasında esir kampı açılmasının sebebini Churchill'den duyalım :
"Kendileriyle harp sahasında mücadele ettiğimiz insanlardan elimize geçen ve şahıslarına değer verdiklerimizin, donanmamızın daimi kontrolü altında olan bir yerde toplanması şarttı. Müstahkem özelliği, İngiliz donanması için daimi üs olması itibarıyla, iki yer üzerinde karar verilmek icap ederdi. Cebelitarık ve Malta. Ben şahsen Malta fikrindeydim. Başbakan Mr. Lloyd George da benim görüşümü tasvip edince, Malta kararlaştırıldı..."
Sayfa 238Kitabı okudu
"Birinci Dünya Savaşı sırasında düşman eline düşen Türk askerlerinin geri dönüşleri Milli Mücadele dönemine rastladığından, hep Yunanistan’ın engellemeleriyle karşılaşılmıştır. Yunanistan, İngiltere’ye değişik zamanlarda müracaat ederek İngiltere’nin elinde ve farklı esir kamplarında tutulan Türk askerlerinin serbest bırakılmamasını, aksi takdirde söz konusu Türk askerlerinin Anadolu’ya geçip tekrar cepheye dönerek Mustafa Kemal’in yanında Milli Mücadele’ye katılacaklarını belirtmiştir."
Sayfa 233Kitabı okudu
Resim