Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Anadolu Yazarını Dinliyor

Nihat Genç

Anadolu Yazarını Dinliyor Sözleri ve Alıntıları

Anadolu Yazarını Dinliyor sözleri ve alıntılarını, Anadolu Yazarını Dinliyor kitap alıntılarını, Anadolu Yazarını Dinliyor en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ben; Konya'nın, Diyarbakır'ın, Mardin'in, Siirt'in yazarı olmak istiyorum kardeşim. O insanın yemeklerini konuşmak istiyorum, o insanların yemeklerinin lezzeti olmak istiyorum. Ben, Urfa'nın türkülerine bir mısra daha eklemek istiyorum. Ancak böyle mutlu olabilirim."
Sayfa 81 - Dama YayınlarıKitabı okudu
"... O kadar insan suçlu hissediyor kendini. Artık topluma güvenmiyor. Medyaya güvenmiyor. Annesine güvenmiyor. Artık bilgiye güvenmiyor. Artık habere güvenmiyor, konuşulanlara güvenmiyor ve toplumdan kuşku duyuyor. Eğer çağımız bir depresyon çağıysa, bu sahte bilgi, sahte haber, yalan, uydurma, suçlama, söylenti, dedikodu, iftira ve yakıştırmaların; bu depresyon çağının büyümesinde katkısı yüzde yetmiş. Hepimizde her gün; biri bize iftira atacak, bizi yanlış anlayacak, yanlış şeyler söyleyecek, falan falan şeyler yapacak ve insanlar benim hakkımda kötü düşünecek duygusu. Bu duyguyu oluşturuyorlar."
Sayfa 24 - Dama YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"İnsan oluşumuz elimizden gidiyor. Kimliğimiz elimizden alınıyor. Ben, bunun bütün toplumumuz için hepimiz için çok büyük bir tehlike olduğunu hissederiyorum ve hepimiz de bu konuda büyük mücadele vermek zorundayız. Bize düşen budur. Bunun kavgasını vermek zorundayız."
Sayfa 148 - Dama YayınlarıKitabı okudu
"Bir siyasetçi, seytana demiş ki "Beni dünyanın en zeki adamı yap." Şeytan da demiş ki "Valla ben şeytanım. Kimseye fazladan bir şey yapamam ama sana şöyle bir hizmette bulunabilirim. Senin dışındakilerin zekâsını alırım, otomatikman en zeki olarak kalırsın." Şimdi bunlar, bu siyaseti yapıyor. Kendi dışındaki insanları medyayla, yayın yoluyla, propagandayla, aptallaştırarak, zekâları bir gıdım ileri gitmediği halde, kendileri zeki görünüyor ortalıkta. Bunların yapmak istediği bunlar."
Sayfa 220 - Dama YayınlarıKitabı okudu
"Bu dünya herkese açıktır. Her fikre, her düşünceye. Herkes girebilmeli. Yeteneği olan herkes. Söyler misiniz bana, bu medyada yeteneği olan herkes yer bulabiliyor mu? Bu sinema, kültür, televizyon, siyaset neyse? Sadece adamı olanlar yer bulabiliyor. Toplumsal bir dünyayı böyle kuramazsınız. Böyle yaptığınız için işte bakın bugün belalarla uğraşıyoruz."
Sayfa 167 - Dama YayınlarıKitabı okudu
"Rahat edebilmemiz için ayağımızın kendi toprağımıza basması lazım. Kendi toprağımız, kendi duygularımızdır. Bir insan, bir başkasına bağlanarak kendini ortaya çıkartamaz. Bir başkasına hizmet ederek de çıkartamaz. Bir insanın ülkesi, kendi duygularıdır. Kendi onuru, kendi güzelliği, kendi arkadaşlıklarıdır. Kendi ile oluşan bir şeydir. Çiçeği sevmesi, gezmesi, annesi, budur... Bir insanın ülkesi burasıdır ve bu insanların bu şahsi, bunları var eden bu duygularını alıyorlar, bunlara sahte şatolar yapıyorlar. Duyguları plastik. Başkaları inşa etmiş."
Sayfa 170 - Dama YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Günlük hayattaki tartışma evreninde bir haklı haksız çıkar ortaya. Siyasette haklı, haksız yoktur. O da kendince haklıdır, sen de kendince haklısın. Sen başka bir taraftan haklısındır, o başka bir taraftan haklıdır."
Sayfa 218 - Dama YayınlarıKitabı okudu
"Ve şimdi alın da ayıklayın pirincin taşını. Tüm Türkiye zan altında. Tüm Türkiye şaşkınlık içinde. Topluma güveni, devlete güveni, birbirlerine güveni yıkılmış... Bu duruma getirdiler insanları. Her şeyi “olabilir”e getirdiler. Herkes her an öldürülebilir, normaldir. Herkes her an tutuklanabilir, normaldir. Bu, nasıl bu kadar normal olabilir? Bir söylenti, bir yalan, bu kadar nasıl olabilir? İşte böyle bir ülke yarattılar."
Sayfa 30 - Dama YayınlarıKitabı okudu
Aydınlar İçin
"Bunu da çok iddialı söylüyorum. Gençleri bu konuda uyarıyorum: Eserleri olmayan insanları ciddiye almayın."
Sayfa 77 - Dama YayınlarıKitabı okudu
"Halkın istekleri, talepleri, halkın açlığı, halkın tazminatları, eğitim, sağlık gibi sorunlarının tartışılmadığı yerde, demokratik bir mücadele yoktur. Bu kavga, başka bir kavgadır. Bu kavga birtakım kurumların, cemaatlerin ya da yapıların ya da yandaş bir şeylerin başka bir şeylerle kavgasıdır. Bu çok nettir ve çok açıktır."
Sayfa 306 - Dama YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Alışveriş bir uyuşturucudur aynı zamanda. Tüketici olmak bu uyuşmaya girmektir. Amerika da birliğini yani bu ülkedeki huzurunu bu alışveriş çılgınlığında yaşar."
Sayfa 48 - Dama YayınlarıKitabı okudu
"Çok ünlü bir yazar Fransız edebiyatında, Albert Camus. Saçma diye bir felsefe uydurmuş. “İnsan hayatı saçmadır” der. “Hayatın zaten kendisi saçmadır” der. “Ama bizler; tiyatro, roman, aile gibi kurumlarla, bu saçmalığı gidermeye çalışırız.” Yani normal yoluna sokmaya çalışırız. Kendimizi inandırmaya çalışırız hayata. Bu, İkinci Dünya Savaşı'nın, Büyük Bunalım'ının sonrasında ortaya çıkmış felsefelerden bir tanesidir. Burada da öyle. Büyük bir saçmalığı gidermenin yolu, ona başkalarını da inandırmak. Başkalarını da katmak. Partizanlaşmak demek bu. Artık kavgacı olarak, tartışmacı olarak, başkalarını da bu saçmalığa katmak istiyorsun. Saçmalığa, “ya bu ne saçma” deyip, çekilmek yerine, başkalarını da bulaştırmak. (Sayfa 16) ... Şimdi o inandırdıkları insanların, şöyle söylemesini beklemeyin, “Vah; tüh be, fos çıktı, boş çıktı.” Hayır! O hayal kırıklığına inanan insanın ruh hali, AIDS hastası Romen kadınların, başkasını da AIDS yapmak istemesi gibi. Bir takıntı gibi, intikam almak gibi. Bu hayatta da böyledir. Kendisi o saçmalığa bir kere inanmış, o saçmalık için kahvede, okulda, arkadaşlarıyla bir sürü tartışmalara girmiş, artık oradan geri adım atamaz. Yani özür dilemek, son derece yüksek bir ruh ister. Geri adım atmak, çok yüce bir ruh ister. Bu basit, mürit zekâsındaki insanlar bunu gösteremezler. Tam tersini yaparlar. Saçmalığı iddia edip, taraftar toplarlar. Daha sinirli, daha kızgın, daha partizan hale gelirler." (Sayfa 18)
Sayfa 16 - Dama YayınlarıKitabı okudu
"Ülkemizde insanlar, ideolojik bir zihniyete sahip olmayı, devlet adamlığıyla karıştırıyorlar. Ayrıca halka hizmet etmek başka bir şeydir. Devlet adamlığı başka bir şeydir. İnsanların size güvenebilmesi için, ideolojinizden ayrılmanız lazım. İdeolojiler sizi on yedi yaşında mıhlar. On yedi yaşında, kilitli bir odaya sokar. Ve ideolojik beyinler, on yedi yaşından sonra gelişmez. On yedi yaşından sonra sizin beyniniz bir şey almaz artık. İdeolojik insan budur. Ve on yedi yaşında yıkanmış beyinleriyle, kırk ,elli, altmış yaşlarında çok büyük makamlara gelenlerin, ülkeyi ne kadar büyük felaketlere, böyle iç savaş senaryolarına ya da büyük kapışmalara sürüklediğini şimdi görüyoruz. Evet, bizler de on yedi yaşında, dernek odalarında, ideolojik yerlerde bulunduk. Ama yaşımız ilerledikçe kendimizi eleştirdik. Dünya görüşümüz genişledi. Daha geniş, daha demokratik bakmaya başladık. Hiç kimsenin de adamı, bir partinin bir dogmanın da insanı olmadık. Açtık kendimizi. Siyasi parti ya da hükümet ya da devlet adamlığı yapanlar bunu çoktan yapmalıydı. On yedi yaşındaki ideolojik dogmalarıyla cumhurbaşkanlığı, başbakanlık benzeri makamlar patlatılıyor. Olmuyor. Bunu herkes öğrensin."
Sayfa 336 - Dama YayınlarıKitabı okudu
"Sizin yüzünüz Batıya mı bakıyor, kardeşim? Gazetecisiniz, bize ikide bir Batıdan örnek veriyorsunuz. Bu topraklarda yüzünü Batıya dönmüş, din ve etnik siyaset yapılmayacak. Yapılacak tek siyaset yurttaşlıktır. Dünya sağıyla soluyla eşittir. Bizim gideceğimiz yurttaşlıktan başka bir yer yok. Yurttaşlık siyaseti var. Ayrım gayrım demeden yurttaşlar hukuk karşısında eşittir. Siyasette eşittir. İmkânlarda eşittir. Siyasi partiler de bunu destekleyecek. Şimdi siyasi partiler ruhlarında hiç olmayan, karakterlerinde hiç olmayan şeylerle uğraşıyorlar. Etnik siyaset! Din merkezli siyaset! Bunlar yapılmaz. Bunun sonu soykırımdır."
Sayfa 207 - Dama YayınlarıKitabı okudu
"İnsanın sırtındaki yük, insanı biraz bağlayan bir şeydir. İnsan dengeye de bu yüküyle kavuşur. Mesela daha güzel anlatabilmek için, bizim çocuklar yuvadan geliyor ya da ilkokuldan geliyor, sırtlarda altı kiloluk çanta. Çocuğun sırtından alıyor anne çantayı, çocuk sendeliyor, düşüyor. Çünkü o dengeyle çocuk yürümeye alışmış."
Sayfa 206 - Dama YayınlarıKitabı okudu
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.