Anadolu'da Büyük İsyan 1591-1611

William J. Griswold

By Number of Pages Anadolu'da Büyük İsyan 1591-1611 Quotes

You can find By Number Of Pages Anadolu'da Büyük İsyan 1591-1611 quotes, by number of pages Anadolu'da Büyük İsyan 1591-1611 book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Celali isyanlarının niteliği olarak yazarın düşüncesi
Bu Bu kitap celalilerin sosyal devrimci olmadıklarını, uzun vadeli ideolojik amaçlı olmadığını, padişahın onları tekrar Osmanlı sisteminin içine almasını sağlamak için Anadolulu kardeşlerini sürükledikleri korkunç felaket yü-zünden hiçbir sorumluluk duymadıklarını belirtir.
Sayfa 2 - Tarih Vakfı
Anadolu Türklerinin başkent tarafından dışlanması:
Sancakbeyi rütbesindcn yukarı komutanlar kapıkuluydu ve bunların çoğu Balkan kökenli Hıristiyan devşirmeler ya da onla­rın çocuklarıydı. Osmanlı kurmay sınıfının bu seçkin komutanları arasında birbirlerine karşı güçlü sadakat duyguları vardı. Bu önderler, Anado­lu'dan çok, Rumeli halkı ve sorunlarıyla ilgiliydiler. Dönemin çağdaşı bir yabancıya göre, Anadolu halkı başkentte "kötü asker" olmakla ün yap­mıştı ve "yontulmamış Türkler" kapıkulu devşirmelerinin tersine, seçkin­ lerce küçümseniyordu.
Reklam
Haçova'da yaptıkları yanlıştan dönemeyen Osmanlılar, Anadolu'da artan şiddet ve zorbalığı geleneksel yollardan önlemek için çaresizce çırpınıyorlardı. Gön­derdikleri yerel askerlerden oluşan birlikleri de askeri bakımdan üstün Celaliler kolayca dağıtıyordu. Macaristan' da çarpışınak üzere sekban toplamış olan yerel asi alaybeyleri kendilerine bağlı işsiz güçsüz kalmış bu sekbanlara şimdi Celali saflarında iş bulabiliyorlardı . Her Celali zaferinden sonra, iş arayan daha çok sayıda başıboş reaya ganimetten pay almak için Celalilere katılıyordu . Osmanlının Haçova'dan sonra yaptığı en kötü yanlış, Anadolu içlerinde yaşanan çaresizliğin derinliğini, yaygın olağanüstü ruhsal çöküntü ile yoksulluğu doğru yorumlamamış olmasıydı .
Karayazıcı'nın gücünü kırmak görevi verilen Hüseyin Paşa'nın bu iş için iyi bir seçim olmadığı anlaşıldı. Savaş alanında geçen birkaç ay sonun­da İstanbul'a şaşırtıcı haberler geldi: Karamanlı paşa savaşmayı reddettiği gibi, bölgede Osmanlı yönetimini egemen kılmak yerine bir de Karayazı­cı 'ya ve Celalilere katılmıştı.
Bir nevi Celali önderi Karayazıcı'nın Osmanlı'ya karşı zaferi:
Padişahın İstanbul'daki danışmanları, Karayazıcı savaşta yenilemezse, rüşvetle yola getirilmesine karar vermişlerdi. Divan 'da geçen uzun tartış­malardan sonra, hükümet Karayazıcı'ya, kendisini Amasya sancakbeyliği­ne atayan fermanı gönderdi . Urfa ve Diyarbekir'e uzak kalmak bir yana, Amasya, Şah Abbas'la varılacak bir işbirliği olasılığı için de uzak kalıyor­su. Sağlanan anlaşma, Anadolu'daki Osmanlı ordularına rahat bir nefes aldırdı. Karayazıcı Amasya 'ya Zilhicce 1007 /Haziran 1600'de girdi ve al­tı ay orada kaldı. Bu noktada Karayazıcı'nın ne yapmak istediği tam açık değil. Dönem üstüne çok daha sonralarını yazan Osmanlı sarayı tarihçilerinin ileri sürdük­lerine göre, Karayazıcı kendisini bağımsız bir hükümdar sayıyordu. Çağ­daş resmi Osmanlı belgelerinde, böylesi bir sergüzeşt ya da iddia niyetine dair kanıt yok.
Sokolluzade Hasan Paşa'nın öldürülmesi Anadolu'da güvenliği sağla­ makla görevlendiritmiş güçlerin çektiği sıkıntıları artırdı. Öldüğü zaman atmış yaşlarında olan Hasan Paşa, "yerini dolduran, çok adil, yürekli biriy­ di ve padişahın en iyi askeri olarak saygı görüyordu." Üç hükümdarın hizmetinde bulunmuştu; Osmanlı tarihinin en büyük vezirlerinden biri­nin oğluydu ve babası gibi görev başındayken can vermişti. Savaş alanın­ da yerini alan Hüsrev Paşa, Celalilerle başa çıkmada onun kadar bile başa­ olamadı.
Reklam
Celalilere destek veren Kırım hanzadesi
Yalnız kazananın yanında olmak isteyen aç ve işsizler değil, Osmanlı padişahının güvendiği müttefikleri de kendi hedeflerine ulaşmak için De­li Hasan'a katıldılar. Kırım'da, Tatar Han'nın oğulları arasında süren ik­tidar kavgası yüzünden, Gazi Giray Han'ın erkek kardeşi Selamet ile bü­ yük yeğenierinden Şahin Giray'a, kaçmaktan başka seçenek kalmamıştı. Hanlığı yeniden ele geçirmek için (erkek karde:ş olarak Hanlık'ın yasal va­risi durumundaki) Sclamet Giray'ın eğitilmiş bir orduya duyduğu gerek­sinim Celalilerin yardımıyla karşılanabilirdi. Celalilere gelince, onlar, göçmen Tatar güçlerinin kendilerine kattıkları güç ve artan ünleri dolayı­ sıyla minnet duyuyorlardı.
Temeşvar, çoğu kez dönemin önemli kişileri için bir yarı sürgün yeri olarak kullanılmaktaydı. Bkz. Canbuladoğlu Ali Paşa'nın, yarım kalan ayaklanmasından sonra Temeşvar'a gönderilmesi.
Avrupa ve Osmanlı nezdinde yargılama usulü:
l 16. yüzyıl sonunda Anadolu'da kamu güvenliği özellikle sancak­ beylcrinden soruluyordu. Yerel eşkıya iyice denetimden çıkıp da olaya doğrudan cl koymak üzere bir müfettiş ya da kolluk kuvveti göndermek gerekmedikçe, hükümetin pek umurunda olmuyordu. Avrupa'da dere­ beyliğin erken dönemlerinde olanın tersine, yerel Osmanlı beyi yerel ca­nileri tutuklayıp, yargılayıp, cezaya çarptırmıyordu; bunun yerine, eyaler­ teki her sancakbeyi, bölge kadısının isteğine uyarak ya da sadrazaının o is­teğe uyan buyruğu gereğince, şeriat ve kanunları temel alan adaleti yerine getirmek üzere, yerel suçluları kadının huzuruna çıkarıyordu.
Haçova kahramanı, eski sadrazam, başarılı kaptan-ı derya Sinan Paşa, İran cephesine giderken, yolunun üstündeki Celali çetelerin çoğunu yok etmeyi umuyordu . Ona göre, İran Şahı çok daha önemli bir düşmandı. Zilhicce 1012/ Mayıs 1604'te doğuya hareket ederken Cağalazade Si­nan'ın asıl ereği birkaç isyancının kökünü kazımak değil, Azerbaycan böl­ gesinde kesin bir zafer kazanmaktı.
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.