Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Antik Dönemde Harran ve Urfa

Anadolu'da Paganizm

Şinasi Gündüz

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Antik Dönemde Urfa Paganizmi:Nabu ve Bel Kültleri/İbrahim ve Balıklı Göl)
Yaygın inanışa göre Hz. İbrahim, Mevlidi Halil adı verilen mağarada doğmuş ve orada ailesi tarafından bir süre Nemrut’un zulmünden korunarak saklanmıştır. Yine bu inanışa göre Hz. İbrahim, burada (Urfa’da) putperestliğe karşı savaş açmış ve mabetteki putla­rı parçalamıştır. Bunun üzerine zamanın kralı onu, canlı canlı ateşe atılma cezasına çarptırmıştır. Bu nedenle, günü­müzde halkın “mancınıklar” adını verdiği iki sütün inşa edil­miş ve İbrahim, aşağıda yakılan büyük ateşin içine bu sütun­lardan atılmıştır. Ancak, Kur’an’da da anlatıldığı gibi, bir mucize gerçekleşmiş ve alev alev yanan ateş, serin ve esenlik dolu bir mekana dönüşmüştür. Bu bağlamda yaygın inanca göre İbrahim’in içine atıldığı ateş çukuru birdenbire havuzlu bir bahçeye, yanan odunlar ise balıklara dönüşmüştür. Bu balıkların, Hz. İbrahim’in askerleri olduğu yönünde inançlar da bulunmaktadır. Ayrıca yine yaygın bir inanışa göre, Hz. İbrahim’in arkasından ona inanmış olan Züleyha da (Nemrut’un kızı) ateşe atlamış ve onun atladığı yerde de Ayn Zılha adı verilen havuz oluşmuştur. Bu inanış bağlamında Urfa’da Balıklı Göl ve külliyesine büyük kutsiyet atfedilir. Havuzlar ve bunları birbirine bağla­yan kanallarda bulunan balıklar, kutsal ve mübarek kabul edilerek bunlara yönelik her türlü olumsuz davranış kötü görülür. Bu balıklar kesinlikle yakalanmaz, yenilmez veya onlara herhangi bir zarar verilmez.
Sayfa 109 - Ankara Okulu Yayınları
Geleneksel puta tapıcılığı ifade eden pagan terimi, çok tanrıcı­lık ve atalar kültü ile yakından irtibatlı olan naturalizm/doğa tapıcılığı ve animizm/ruhçuluk ile ilişkilidir. Dolayısıyla Babil, Asur, Mezopotamya, Eski Mısır ve İran gibi birçok eski Orta Doğu dinsel geleneği ve Eski Avrupa dinleriyle Hinduizm. Tibet Budizmi ve benzeri günümüz inanç sistemleri pagan gelenek­ler olarak incelenmektedir.
Sayfa 11 - Ankara Okulu Yayınları
Reklam
Antik Dönemde Urfa Paganizmi:Yıldız-Gezegen Kültü
Urfalıların astrolojide ne kadar mahir olduklarının bir delili ünlü Bardaysan’dır. Hıristiyan olmakla birlikte Bardaysan (154-222), elimizde bulunan eserinde savunduğu, yıldız ve gezegenlerin insanla­rın kaderleri üzerindeki etkilerini tartışan görüşlerinde, Urfa’daki pagan geleneğin astrolojik birikimlerinden istifade etmektedir. Bardaysan, eserinde gezegen kültüyle ilişkili ola­rak şöyle demektedir: "... zenginlik ve fakirlik, hastalık, sağlık ve fiziksel rahatsızlıktan onların maruz kaldığı her şey Yedi(gezegen) olarak adlandırılan bu yıldızların rehberliğiyle onlara ulaşır; onlar yedi gezegen tara­fından yönetilirler. Babilli Kaidelilerin (yıldız-gezegen kültü tapıcısı paganların) kitaplarında okumadın mı? Orada, çeşitli evrele­rinde yıldızların insanların kaderlerini nasıl etkiledikleri anlatılmaktadır."
Sayfa 96 - Ankara Okulu Yayınları
Harran panteonunun zirvesinde bulunan ve -yukarıda hakkında bilgi verdiğimiz- tann Sin ile özdeşleştirilen ayın, eril bir tanrısal varlık olduğu düşünülürdü. Ay tanrısı, eşi Ningal, oğlu güneş (Şems = Şamaş} ve kızı Venüs gezegeni (Zühre = İş tar/ Atargatis} ile birlikte, tanrılar panteonu￾nun zirvesinde ilahi bir aile oluşturmaktaydı. Ay tanrısı Sin adı­na inşa edilen tapınaklar (eski dönemlerde yapılan ünlü Ehulhul ve Uzumu ile Orta Çağdaki Mudawar ve Dayr Katli gibi}, her zaman Harran'daki önemli dinsel merkezler olmuştur.
1259/1260’da şehri kuşatan Moğol ordusuna Harranlılar savaşmaksızın şehir kapılarını açtılar. Şehirde Moğollara karşı direnen küçük bir grup kısa sürede imha edildikten sonra Moğollar tarihte ender görülen şekilde şehri baştan aşağı tahrip ettiler ve halkı tamamıyla şehirden çıkararak civar yerleşim merkezlerine sürdüler. Moğollar, şehirle birlikte yöredeki yıldız-gezegen kültünün ayakta kalan son tapına­ğını ve Harranlı Müslümanlara hizmet eden Cuma mescidini de yakıp yıktılar. Moğolların Harran’a yönelik uyguladıkları şiddeti, eserini 13. yüzyılın ikinci yarısında yazmış olan İbn Şeddad şöyle tanımlar: "Onlar, halkı Mardin’e ve diğer şehirlere sürdüler; Cuma mescidini yıktılar, ...ve onu bos bir kabuğa çevirdiler."
Sayfa 47 - Ankara Okulu Yayınları
MS 4. ya da 5. yüzyılda Harran’ı ziyaret eden Egeria isimli bir Hıristiyan kadın yazar, şehirle ilgili izlenimlerini şu çarpıcı ifadelerle anlatır: "Şehrin kendisinde, şehir surlarının dışında ikamet eden birkaç rahip ve keşiş dışında bir tek Hıristiyan bulamadım hepsi de putperesttiler." Yine ünlü Harranlı bilim adamı Sâbit ibn Kurrâ (öl. 900), farklı din mensuplarına karşı Harran’ı ve Harran paganizmini öven bir konuşmasında “bu şehir asla Hıristiyanlıkla kirlenmemiştir” diyerek, Hıristiyan misyonerlerin Harran’a yöne­lik faaliyetlerinin olumsuzlukla sonuçlandığını ima etmekte ve Harranlıların geleneksel dinlerine bağlılıklarını vurgula­maktadır.
Sayfa 37 - Ankara Okulu Yayınları
Reklam
Hangi Yüzyılda yaşarsak yaşayalım, hiç BİTMEYECEKSİNİZ DEĞİL Mİ?
Harranlı paganlarca kadınlar, genelde manen kirli sayılır­lardı; dolayısıyla onlar, dine giriş törenlerinde ve insan kur­banlarında olduğu gibi, düzenlenen sır törenlerine katılamazlardı. Harranlılar, tırnak, kıl/saç ve kan gibi vücuttan ayrılan şeyleri kirli/pis sayarlar; vücudun doğal yapısını bozmaya ve sünnet olmaya şiddetle karşı çıkarlardı. Ölü bir bedene (cesede) dokunmayı, cinsel ilişkiyi ve kadınların adet hallerini de manevi birer kirlenme olarak görürler ve bu kirlilikten temiz­lenmek için banyo yapmayı şart koşarlardı.
Sayfa 83 - Ankara Okulu Yayınları
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.