Anarko-Kapitalizm

Pierre Lemieux
Mantığın olmadığı yerde özgürlük, özgürlüğün olmadığı yerde mantık kesinlikle aranmaz.
Devlet parasının geçerliliğini kabul etmeyi zorunlu kılan zorla sürüm kurallarının ortadan kaldırıldığını ve Devletin garanti-mevzuat bankalarının serbest bırakıldıklarını varsayalım. Böylesi bir serbestliğin ardından piyasada yeni bir talep belirir. Bu talebe yanıt olarak, bankalar kendi paralarını (banknotlar ve mevduatlar), her biri kendine özel ticari markanın altında piyasaya çıkarır. Kambiyo (değeri) ya da değişik paraların birbirleriyle bağlantılı değerleri piyasa üzerinde görülür. Tüketicilerin gözünde değeri düşen bir değişim ortalaması yararlılığını kaybettiği için, parayı her çıkaran parasının alım gücünün sabit kalmasına özen gösterir. Parayı her çıkaran, parasının tek sorumlusu olduğu andan itibaren, hizmeti talebe uyar hale getirerek, piyasa üzerinde paranın değerini denetlemek teknik olarak olanaklı hale gelir. Parasının değerinin kaybolduğunu görmek istemeyen bir banka, para stokunu "open market" işlemleri yoluyla başarılı bir şekilde denetlemek zorundadır. Kötü paranın iyi parayı yok ettiği görüşünü dile getiren Gresham kanunu, para eşitliğinin Devlet tarafından saptandığı durumlarda önem taşır. İnsanlar en iyiyi biriktirmek amacıyla, Devlet tarafından fazla değer biçilen paranın işlemleri içerisinde kendilerince bir düzen oluştururlar. Tüketiciler iyi paraları kendi gerçek değerleri doğrultusunda kullanmada özgür olsalardı, kötü paralar yok olacak ve kullanımları bitecekti.
Reklam
Çevre Kirliliği:
Liberal ekonomistler gibi anarko-kapitalistler de, çevre kirliliğinin, özel mülkiyet kuramının uygulamaya geçirilmemesinden dolayı ortaya çıkan problemlerin kanıtı olduğunu savunmuşlardır. Çevre kirliliği, başka birinin mülkiyetine onun onayı olmaksızın, gürültü yaparak, havayı kirleterek ya da çöp atarak zarar verme sonucu ortaya çıkan rahatsız edici bir görüntüdür. Dolayısıyla, çevre kirliliği, mülkiyete yönelik bir saldırı hatta bir cinayettir. Bununla birlikte, herhangi bir mülk sahibinin, mülkiyetine yönelik böylesi bir saldırıyı engellemeye her zaman için hakkı vardır. Nehirlerin kirlenmesi, nehirler üzerinde alınacak mülkiyet haklarının olmayışından kaynaklanır ve aynı hakların bireylere sağlanması ile birlikte çözüme kavuşur. Bir nehrin sahibi bizzat kendisi onaylamadıkça, mülkiyetinin değerinin, kirletenler tarafından düşürülmesini kesinlikle kabul etmeyecektir. Nehir kıyısında oturan bireyler, nehir içinde kendi mülkiyetlerinin sınırladığı bölgelere sahip olabilselerdi, çöp ve atıkların kendi bölgelerine gelmemesi için mücadele edecek ve ortaklaşa bir karara vardıktan sonra da kirleten bireylere yönelik yasal kovuşturma açabileceklerdi Sonuç olarak, çevre kirliliğini önlemek için, nehir kıyısında oturan insanlardan herhangi birinin, para karşılığında nehrin kirletilmesine olanak verilmesini içeren teklifleri reddetmesi yeterlidir.
Suçlu, kurbanını haklarından yoksun bırakmaktan dolayı suçludur. Haksız yere el koyduğu malı geri vermenin ya da kurbanına verdiği zararın tazminatını ödemenin de ötesinde kurban, uğradığı saldırıda kaybettiği hakları ölçüsünde suçluya ceza uygulayabilir. Dolayısıyla, Rothbard’ın ceza teorisi caydırıcı ya da sağaltıcı (iyileştirici) nitelikler yerine geri ödemeli bir nitelik taşır. Yani: 1- Kurbana tazminat ödeme ya da uğradığı zararı karşılama. 2- Doğal hukukun işleyişine zarar veren ve cezalandırılmayı hak etmiş suçlu için adli bir ceza. Sizden 1000 frank çalan bir hırsızın söz konusu parayı size geri vermesi ve bununla birlikte haklarınıza saldırdığı oranda cezalandırılması gerekir: suçlunun 1000 franklık hesabına el koyabilirsiniz (sizde yarattığı korku göz önünde bulundurulduğu takdirde bu meblağ 1000 frankın üstüne çıkabilir), toplam olarak hırsız size en azından 2000 franklık bir geri ödeme yapmak zorunda kalacaktır. Hırsızın kurbanına verdiği zararı karşılayacak miktarda parası yoksa ya kürek cezasına mahkûm edilir ya da tazminatı ödemeye gücü yetinceye kadar kurbanı için herhangi bir işkolunda çalışmaya yükümlü tutulur. Bireysel haklara yönelik saldırıların cezası para ile karşılanamayacak ölçüde ise -dövülme ya da öldürülme gibi- kurban uğradığı zarar oranında bir ceza talep edecektir (göze karşılık göz, dişe karşılık diş, öldürülmeye karşılık öldürme cezası gibi). Buna karşılık kurban ölmediği ve kabul ettiği takdirde suçlu para ödemek ya da önceden belirlenmiş bir süre boyunca köle gibi kurbanının hizmetinde çalışmak suretiyle cezasını çekebilir.
Sayfa 90 - Somut Bireysel Haklar Teorisi: Murray Rothbard'ın Liberal EtiğiKitabı okudu
Herhangi bir ekonomik kriz şu aşamaları takip eder: Paranın Devlet tarafından çıkarılması sonucu görülen kredi artışı ya da aynı sonucu veren dış bir etmen nedeniyle başlar. Değerli metallerin yeni yataklarının keşfi sonucunda görülen madeni paradaki artış örnek olarak gösterilebilir. Para hacminin genişlemesi, bankaların rezerv sistemleri ya da bankaların ödeme güçleri konusunda Devletin verdiği garanti yoluyla yansıtılır. Kredide görülen artış faiz oranlarının düşüşüne yol açar. Daha önce yarar getirmeyen yatırımlar verimli hale gelir ve yeni girişimlere başlanır. Girişimlere gösterilen talep ilk etapta anamal fiyatlarının ardından ücret enflasyonuna yol açar. Bütün bunların ardından talepte görülen artış, tüketim maddelerinin fiyatlarında da enflasyonu doğurur. Talebin artışına yanıt vermek için, girişimler faiz oranları üzerinden yeni bir artırıma girerler. Talepteki artış, diğer faktörlerin fiyatlarında görülen artışla birlikte girişimleri yatırım ve üretimdeki başlangıç düzeyine döndürmeye teşvik eder. Ekonomik döngünün gelişim evresinin ardından bir durgunluk dönemi başlar. Bütün faiz oranları ve fiyatlar aynı düzeyde artarak sistem başlangıç noktasına geri döner.
"Hayatta bazı şeyler bilgi ve deneyimden de öte bir öneme sahiptir" düşüncesini kanıtlamak amacıyla beyne elektrotlar bağlayarak her bireye sevişmek, bir roman yazmak, bir arkadaş edinmek gibi istediği deneyimi yaşayarak hissetmesini sağlayan bir deney makinesini ele alır. Birey daha önceden belirlenmiş bir süre boyunca makineye bağlanarak yaşamak istediği deneyimi programlayabilir. Oysa, bireylerin birçoğunun hayatlarını deney makinesine bağlı olarak geçirmeyi reddedecekleri bir gerçek değil midir? Neden? Nozick bu soruya şöyle yanıt veriyor: İlk olarak bizler sadece birtakım şeyleri hissetmek değil, bunları gerçek anlamda yaşamak istiyoruz. Hissederken duyduğumuz coşku ya da mutluluk daha önceden yaşanmış bir deneyime olan inancımızdan kaynaklanır. Herhangi bir kadınla sevişmenin nasıl olacağını hissetmiş ya da hissedecek olmayı bilmekle, aynı kadınla gerçek anlamda sevişmiş ya da sevişecek olmayı bilmek aynı değildir. Bununla birlikte bizler sadece birtakım şeyler yapmak değil, var olmak herhangi bir kişiliğe bürünmek istiyoruz. Sonuç olarak, deney makinesi bizleri düşlediğimiz deneyimlerle sınırlandırır, yeni deneyimleri keşfetmek amacıyla gerçeği araştırmamıza olanak vermez. Bireyi olmak istediği duruma dönüştürebilen ya da onun için, yaşamı boyunca gerçekleştirmek istediği her şeyi yapan daha kompleks yapıdaki bir makine, bizlerin gerçeklik içinde kendi başımıza yaşama isteğimizi yerine getirmede yetersiz kalır.
Sayfa 71 - Mutlak Bireysel Haklar Düşüncesi: Robert NozickKitabı okudu
Reklam
Benjamin Tucker anarşistleri şöyle tanımlar: "Anarşistler cesur Jefferson’cu demokratlardır. En az hâkim olanın en iyi yönetim olduğuna ve en az hâkim olan bir yönetimin var olmadığına inanırlar.”
Anarko-kapitalizm klasik anarşizmden iki noktada ayrılır: ilk olarak, anarko-kapitalizm özel mülkiyeti yadsımaktan çok, değişik bireysel etkinlikleri uzlaştırmak amacıyla özel mülkiyet üzerine kurulmuştur. İkinci olarak, bütün bireylerin hakça eşitliğini ortaya koymakla birlikte toplu özgürlüğün neden olduğu ya da oluşturduğu maddi eşitsizlikleri kabul eder. Böylece anarko-kapitalizm iki öğretinin birleşimi ve sınırı olarak tanımlanabilir.
Mahkemelerin Özelleştirilmesi
Özel hakemlerin kararları Devlet yetkisi olmaksızın nasıl uygulanabilir? Ortaçağ ticaret hukuku kapsamında (eski İrlandalılar'da olduğu gibi) ticari direniş ve kara liste gibi sosyal yaptırımlara karşı duyulan korku, mahkeme kararlarına saygıyı sağlamada yeterliydi. Dava vekili hakemin verdiği karara uymayan bir tüccar, kendisiyle birlikte
Özgürlüğün komünizme oranla daha çok tercih edilir olması durumunda ise ortak bir el tarafından organize edilmiş bütün endüstrileri serbestleştirmek, sigara üretimini, taşımacılığı ve dinsel ibadeti özgür kılmak gereklidir.”
Reklam
Anarko-kapitalizm, kelimenin tam anlamıyla, Devlet müdahalesi olmaksızın, ekonomik yönden başarılı ve yasal yönden talep edilen kapitalist toplumu içeren bir öğretidir.
Resim