“Melek” sözcüğünün yerine “bilinç” ya da “ruh” sözcükleri geçecektir. Masonların deyişiyle, “yaratıcı Tanrı düşüncesinin” ya da “ büyük mimar”ın “yansısı” denecektir. Ama, insan eylemleri her zaman, iki düşman unsur arasındaki mücadelenin sonucu olarak gösterilir. Ve iki unsurdan biri - ruh ya da bilinç- diğer unsur- ten ya da tutkular- üzerinde ne kadar Zafer kazanırsa, insan daima o kadar erdemli kabul edilir.
Eğitimli insanlar artık şeytana inanmıyor; ana düşünceleri bizim çoçuk bakıcılarımızdan daha rasyonel olmadığımdan, felsefe adıyla kutsanmış skolastik boş sözler altında şeytana ve meleğe kılık değiştiriyorlar. Günümüzde “ten,turku” sözcükleri “şeytan”ın yerini almıştır.
Gençlik yavaş yavaş zincirlerinden kurtulur, önyargıları üstünden atar, eleştiri geri gelir. Düşünce uykudan uyanır, önce birkaç kişide; ama uyanış, alttan alta, kitlere ulaşır. Atışım oluşur, devrim ortaya çıkar.
Çocuk ruhu güçsüzdür. Ürküterek ona boyun eğdirmek çok kolaydır .
Din adamı, ilahi yasa olarak adlandırdığı şeye çocuk daha iyi itaat etsin diye, onu ceza yasası düşüncesine alıştıracaktır; avukat da ceza yasasına daha iyi itaat ettirmek için çocuğa ilahi yasadan söz edecektir. Böylece gelecek kuşakların düşüncesi,- otorite ve kölelik her zaman el ele yürüdüğünden- hem otoriter hemde köle ruhlu olmayı sağlayan bu dinsel alışkanlığı, çağdaşlarımızda da gereğinden çok gördüğümüz bu boyun eğme alışkanlığını kazanmış olacaktır.