Kendime soruyorum bazen, evrensel ölçütle karşılaştırıldığında işin saçmalığı kafasına dank ediyor mu, bazen şöyle bir adım geri atınca gözünün önündeki koskoca canavar birden havada uçan sineğe dönüşüyor mu?
Buğulanan camlara yazı yazmaktan, resim çizmekten oldum olası hoşlanmışımdır. Pırıl pırıl bir gereç, çizdikçe dışarıdan gelen ışık çizgilerle şenlenir ve içeriye tümüyle yansır.
Yıllardır bir yana bıraktığım bir kitabı açıp sayfanın kıyısına köşesine yeşil kalemle (annemin evinde) ya da siyah mürekkeple (öğrencilik günlerinde) düşülmüş notlar bulmak. Bir şey düşünüp yazdığımı ve şimdi aynı metnin önünde artık böyle düşünmediğimi ya da başka türlü düşündüğümü fark ediyorum.
''...yaşamım ile kendimin iki ayrı şey olduğunu duyumsarım, ve keşke yaşamı sırtımdan bir ceket gibi çıkarabilsem derim, bir iskemlenin arkasına asabilsem bir süre...''
Bu dünyadan yalnızca bir kez geçeceğim. Ağzımdan çıkabilecek iyi bir söz varsa, o sözü ŞİMDİ söyleyeyim, gerçekleştirebileceğim iyi bir eylem varsa o eylemi ŞİMDİ yapayım, çünkü buradan bir daha geçmeyeceğim.