kaba hatlarıyla bir aşk öyküsünü anlatmayı
seçseydim eğer, yaralı bir denizanasının çığlıklarını duyurabilirdim ancak. çünkü büyük bir aşkın ya da
şöyle söyleyelim politik bir ilişkinin muhteşem
cesedinin yattığı yerde sudan bir öyküye başlamak,
yitirilen ötekini övmek ya da kıyasıya eleştirmek,
kendini ya çok ciddiye almak ya da hiç almamak olurdu.
bunun yerine ben bir pencereyi, gri bir koltuğu,
hava değişimlerini ciddiye almakla yetindim.