Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Toplu Şiirler 1 - 1988-1998

Anemon

Lale Müldür

Anemon Gönderileri

Anemon kitaplarını, Anemon sözleri ve alıntılarını, Anemon yazarlarını, Anemon yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
daha uzak hiçbir şey olamaz sana – bir ayna.
lütfen beni ‘her yüksek tepede ve her yeşil ağacın altında fahişelik yapanlara’ benzetme Pol. mevsimlerin sayısı dörtse, denizin altında karanlık tanrılar varsa, adada beni erdemli yolumdan geri çevirebilecek insanlar yoksa, her görüştüğüm insandan sonra hastalanıyorsam, benim aşkım uğruna döğüşen hiç kimse yoksa, Selene’den Diana’ya, Diana’dan Artemis’e kadar değişerek dalgalanarak akıp gidiyorsam, gereksiz telefon konuşmaları sinirini bozmayacaksa, benimle 10 yıllık ahit kesen âşıklarım seni tasalandırmıyorsa bana verdiğin Kleopatra bileziğini her gün takmamaya özen gösteriyorsam, denize siyah giysilerimle girip siyah bir kuğu gibi yüzüyorsam, kafamı erken imparatoriçeler gibi siyah bir tülle örtmek istiyorsam, su kenarında buluşan küçük erden kızlar aralarında hafif nörotik gülüşlerle Leopardi okuyarak benim için sazlardan ve defnelerden bir taç örüyorlarsa, seni unutmak için Trakl gibi ormanlarda amonyak koklayıp kendimden geçmeyi deniyorsam, saçımı portakal rengi yapıp kenarlardan örüyorsam, görünmez balıkçılımla dolaşıp kışın ona siyah bir yün kazak örmeyi düşünüyorsam, belirli saatlerde emredildiği üzere kafamı kutsal eğik bir çizgi üzre toprağın üzerine düşürüyorsam, halıları ve L şeklindeki divanları sokağa dışarı taşan sade bir çadırda oturmak istiyorsam, kafamı geceleri o çadırdaki ak yastıkların üzerine düşürdüğümde, burası Capri ve Sen Kayzer, işte ak yastığın üzerinde bir baş, benim başım... ağlama benim için Antartika, buzun üstünde yalnız bir ispinoz yavrusunu yitirmiş...
Reklam
kâğıttan kuşa benzer bir şey tutuyorum başımın üzerinde yüzüm suskunlukla öne eğik, kollarımla çizdiğim üçgenin ortasında bir üçgen tutuyorum. yazık ki bir yunan tanrıçası değilim ben ışıldayarak kollarında özgürlük ateşini gösteren. bakışlarım tedirgin yüzüm yılgı dolu kollarım halsizlikle yukarı kalkmış. bir paçavra tutuyorum size
kaba hatlarıyla bir aşk öyküsünü anlatmayı seçseydim eğer, yaralı bir denizanasının çığlıklarını duyurabilirdim ancak. çünkü büyük bir aşkın ya da şöyle söyleyelim politik bir ilişkinin muhteşem cesedinin yattığı yerde sudan bir öyküye başlamak, yitirilen ötekini övmek ya da kıyasıya eleştirmek, kendini ya çok ciddiye almak ya da hiç almamak olurdu. bunun yerine ben bir pencereyi, gri bir koltuğu, hava değişimlerini ciddiye almakla yetindim.
uyu benim yalnızlığım hiç örtme kapıları. biliyorsun ki sevilen şeyler nasıl olsa uzaklaşıp gidecekler.
Reklam
biz bilmiyorduk. bilmiyorduk yürekte kılıçla gezmenin olası olduğunu. dahası bunun istenir bir şey olduğunu. kadınla erkeğin ayrı dilleri olduğunu. üstüne kılıf geçirilmiş boğucu eşyayla dolu bir odanın aşk olduğunu bunun dışında kalan her şeyin anarşi olduğunu. aşk ve anarşi olmadığını ya da başlangıçta belki biraz. gerisinin kapatmak ve kapatılmak olduğunu. anahtarın sürekli el değiştirdiğini. başka bir deyişle çıkış olmadığını. dahası bunun istenir bir şey olmadığını. yine de değişerek ayakta kalındığını. ölümle kalındığını. mezarlığa bakan pencereleri sonuna kadar açık bir odanın ortasında oturmaya ayakta kalmak dendiğini. yeni sözler bulunması gerektiğini. amore... misteriosa... gibi sözlerin artık yetmediğini. bütün bunları anlamak için özel bir gün gerektiğini henüz bilmiyorduk.
kemiklerimi gönderiyorum sana. çünkü kestiremezler hiçbir zaman. tam ne zaman öldüğümü.
bu kitabı kaldırıp at. çünkü bütün bunlar aysız bir gecede istanbulda bir bodrum katında aysız bir gecede kızıl bir ay ve fiyord icad etmek için seleniyum ve klorofilin birbirine karıştırıldığı yalanlardan başka bir şey değil.
kaldırıp at sonra bir aşkın siluetini çizmeye çalışan bu kaypak kitabı, içinde eski tarz venedik tipi bir tekne gibi süzülerek kendimden uzaklaştığım, gölgesi ölüm kadar güzel siyah uzun bir dalga gibi kendimin ve senin cesedinin siluetlerinin elyazısı dalgalar halinde beyaz sarp kayalıklara vurduğu bir ayvazovski manzarasının içinde donup kaldığı, ressamların resimlerine baktığı gibi bir bakışla kendine bakıp uzaklaştığı, çenesini öne doğru uzatarak başı arkada gözlerini hep geriye doğru kaydırarak fırlatmaya hazır bir bumerang gibi bakan çileci felemenk ressamlarının yapacağı gibi mutlaka bu kitabı kaldırıp at. çünkü bütün bunlar aysız bir gecede istanbulda bir bodrum katında aysız bir gecede kızıl bir ay ve fiyord icad etmek için seleniyum ve klorofilin birbirine karıştırıldığı yalanlardan başka bir şey değil.
Reklam
bu dünyaya yabancı ama filiz veren, sürgünlerin arasında sürgün ama umutla, kusursuz Kuzu'nun kanıyla satın alınan bir ermiş olun çünkü ben ermişim. bir taş, insanlar tarafından geri atılan ama değerli, seçilmiş bir taş, bir köşetaşı, göksel yapıya harç olun.
çiçek taşımaz aslında da ben onu hep elinde hercai menekşelerle balonlarla düşünürüm.
Sayfa 460 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Babam hiç yanılmayan bir kişiydi kendini bırakmadı hiç ANNEM sanki aristokrattı çok az kişiyi sevdi Kardeşim ikisinin bileşimiydi ben onlara hiç benzemedim defalarca yanılmama rağmen kendi kurduğum hayalistan ülkemde binlerce kişiyi sevdim.
Sayfa 450 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Godard bundan yıllar önce çağımızın en büyük çelişkisinin türler arasında olacağını belirtmiştir.
Sayfa 437 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.