Yeryüzünde eşitlik yoktu.Her ne kadar hepimizin iki bacağı,iki kolu ve bir başı varsa da aslında farklı türlere aittik.Ben kartallar dünyasına aittim,onlarsa tek hücreli canlıların dünyasına.
Sessiz ve uysal olmak benim huyumdu, yaşama biçimimdi, böylece daha az enerji harcıyordum. Zihnimde korkunç düşünceler vardı, gene de her zaman 'Evet, öğretmenim!' derdim.
“Senin içinde yaşamını bir anlam verecek, seni gerçek mutluluk ve gerçek aşka yönlendirecek, gerçeğe doğru yöneltecek ve sana düşlerini yaşatacak bir ruh vardı...
Ama sen onu görmezden geldin.”
“Ruhun açlığı, hepimizin içimizde taşımakta olduğumuz derin bir çağrının açlığıdır. Bu limanı bulamadığımız sürece ruhumuz tıpkı pusulasız bir denizci gibi başıboş dolaşacaktır.”
Görüyor musun,demişti.Artık sözcüklerden bile korkuluyor.Ağzı kirletmemek için temiz sözcükler kullanılıyor.Sözcükler tek başlarına insanı kırmaz oysa.Yaralayan bunun arkasına saklanan ikiyüzlülüktür.