Nasıl bu kadar gecikmişim bu satırlarla buluşmakta. Bitmesin diye bazı cümleleri iki , üç kez okuduğum o nefis kitaplardandı kesinlikle. Ortaokul yıllarımdı yazarı tanıdığımda, Yüreğinin Götürdüğü Yere Git , ve yıllar sonra elimde Anima Mundi.. Gözleri dolduran kalbi kıran bir şeyler var yazdıklarında. Elleriniz titreyerek tüm bu gerçekleri, benim de içimden geçenleri ne kadar acımasızca yazmış dedirtiyor size.
Walter’ın kurgulanmış babası, Fournier’in gerçek babasıyla yarışır üstelik.
Ebeveynliğin, ehliyeti olsa keşke..
Roma’ya taşınıp bir kitap yazana kadar iç dünyasını yorgunluğunu hayata dair şahane tespitlerini okuduğumuz Walter artık olaylar, aksiyonlar içindedir. Evine dönmek zoruna kalana kadar derinlikli cümlelere de hasret kalıyoruz 50-60 sayfa ama sonra tekrar başlıyor.
Andrea’nın yazdığı mektuplar çok hisliydi. Kaç kez okudum bilmiyorum.
Rahibe Irene ve onunla geçen huzurlu günler kitabı nihayet bir noktaya taşıyor.
Arayışta Walter, tüm hayatını yaratıcısını bulmaya adamış ve ölümler üstüne bulduğu tebessüm, bilmiyorum bir kavuşma olabilir mi bu arayışına..