Osmanlı Diplomasi Tarihi Üzerine Bir Deneme

Anka'nın Yükselişi ve Düşüşü

Oral Sander

Most Liked Anka'nın Yükselişi ve Düşüşü Quotes

You can find Most Liked Anka'nın Yükselişi ve Düşüşü quotes, most liked Anka'nın Yükselişi ve Düşüşü book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
"dudaklarında barış, ama yüreğinde savaş vardı"
Sayfa 55 - Fatih Sultan Mehmet hakkında
Gerçekten, Anadolu yarımadası üzerinde kurulan devletlerin talihi hep bu yönde olmuş, Batı'nın Doğu'yu Doğu'ya, Doğu'nun ise Batı'yı Doğu'ya karşı kullanmasının öyküsü yazılmıştır.
Sayfa 64
Reklam
Doğu Roma yıkılsa bile etkisini Osmanlı'da sürdürmüştür.
Bu, Müslüman ve Hristiyan halklar arasındaki garip ilişki biçimi, her iki devlette de etkili olmuş, önemli sonuçlar doğurmuştur. Bizans, askeri bakımdan zayıf olduğu komşularına karşı köhne varlığını koruma politikasını çeşitli dolaplarla sürdürmek zorunda kalmış, bu da özsaygısını yitirmesine ve moralinin bozulmasına yol açmıştır. Türkler ise, özellikle Istanbul'un ele geçirilmesinden sonra, Bizans'ın entrika atmosferinden etkilenmiş ve bu özellik Osmanlı saray yaşamına girmiştir. Kardeş, oğul ve baba katli gibi daha önceki Türk toplumlarında bulunmayan ve Bizans'a özgü cürümler, Osmanlı sarayına da girmiştir.
Osmanlı devletinin 1699'da Macaristan'ı yitirdikten sonra büyük bir toprak gerilemesi sürecine girdiğini gördük. Devlet, ikdyüz yıl daha ya-şamışsa, bu, Avrupa denge politikasının ve bu politikayı zaman zaman iyi kullanmasını bilen Osmanlı diplomasisinin sonucudur. Eğer Osmanlı dev-leti 19, yüzyılın başında Napolyon savaşlarının yıkıcı etkisinden kurtul-muşsa, bunu önemli nedenlerinden biri, İngiltere, Fransa ve Rusya ara-sındaki çıkar çatışmalarına dayanmış olmasıdır. • • 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Osmanlı devletinin uç sınırların-dan çökmeğe başladığı görülüyor. Rusya, Kırım ve Kafkasları ele geçir-miş, Sırbistan özerkliğini kazanmış, Yunanistan bağımsız, Romanya ise birleşerek özerk bir prenslik olmuştu. Fransa Cezayir'i işgal etmiş, Arap hanedanlıklarından Suud'lar Arabistan'ın büyük bir bölümünü yönetme-ğe başlamışlardı. Mısır'da Mehmet Ali Paşa, ailesini ömür boyu vali yap-tırmıştı ve eyaleti neredeyse bağımsız bir biçimde yönetiyordu. Ancak, yitirilen tüm topraklara rağmen, Osmanlı devleti yine de büyüktü. Ana-dolu, İstanbul'dan Adriyatik denizine kadar Balkanlar'm orta bölümü, Ku-zey Afrika'da Trablusgarp ve Mısır, Aknediz'de Girit ve Kıbrıs gibi ada-lar Osmanlı toprağıydılar ve Arabistan üzerinde de hükümranlığı vardı.
Kırım savaşı, Osmanlı devletinin toprak bütünlüğünün korunması is-teğinden çok, Avrupa'ya özgü düşüncelerle yürütüldü ve önemli olan Av-rupa'nın siyasal statüsüydü (Anderson, 1966: 145-8). Kırım savaşının te-mel nedenleri burada aranmalıdır. İngiltere için önem taşıyan Avrupa'-daki güç dengesinin korunmasıydı ve bunun için savaştı. Daha önce gö-rüldüğü gibi, İngiltere, "Yakındoğu sorunu"nun önemini geç anlamış ol-makla birlikte, bu tarihe gelindiğinde, Osmanlı imparatorluğu üzerinde Rus koruyuculuğunun, Mısır üzerinde Fransız koruyuculuğu kadar teh-likeli olabileceğini kavramıştı. Dolayısıyla, ister birlikte, ister tek tek ol-sun, Rusya ve Fransa'nın Osmanlı devleti hakkındaki özel niyetlerine kar-şı çıkmak, 19. yüzyılın geriye kalan bölümünde İngiliz dış politikasının te-mel ilkesi durumuna geldi. İngiltere'ye göre, Avrupa'nın siyasal statüsünde değişiklik, bir büyük devletin tek yanlı iradesiyle değil, ancak "Avrupa uyumu" içinde diplomasi yoluyla yapılabilirdi. Ayrıca, 1849 yılında Macar ayaklanmasının Rusya tarafından kanlı bir biçimde bastırılması ve Po-lonyalılara kötü davranılması, İngiliz kamuoyunda Rusya aleyhine duygu-ların ortaya çıkmasına neden olmuştu. Avrupa özgürlükleri, Doğu'nun bu tiranının baskısından kurtarılmalıydı. Dolayısıyla, Avrupa sistemi korun-malı ve Rusya'nın şimdi zorla değiştirmeğe çalıştığı güç dengesi sağlan-malıydı. Üstelik, Macar ulusal kahramanı Louis Kossuth ve öteki Macar mültecilerine Osmanlı devletinin kapılarını açması ve bunlara iltica hak-kı tanıması, Londra'da Osmanlı sultanının prestijini arttırmıştı (Marriott, 1930: 254-5, 259).
Murat, yirmi yedi yıl öncesinde iktidara geldiginde ülkenin doğusundan batısına üç günde gidiliyordu. Öldüğünde, ülkenin çapı kırk iki günlük bir seyahati gerektirir hale geldi. Yirmi yedi yıllık bir süre içinde bir devletin sınırlarını on dört kat genişletmesi, modern zamanlarda ya hiç rastlanmayan ya da ender rastlanan bir başarıdır.
Sayfa 42
245 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.