Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme

Teo Grünberg

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Zaten bir “tanım” ı bir ifadenin tam olarak anlaşılmasını, yani anlamının tüketici bir şekilde belirlenmesini sağlıyan bir yöntem olarak yorumladığımıza göre, ancak “formalize” dillerde halis tanımların mümkün olduğunu kabul etmek zorundayız. Günlük dile, dolayısiyle olağan bilimsel ve teknik dillere ait hiç bir ifadenin anlamı “tam” olarak belirlenemediğinden; böyle bir ifadeyi, ait olduğu dil çerçevesinde “tanımlanamıyan” bir ifade saymalıyız. Buna göre, bu türlü ifadelerin “tanımlanması”, ilgili dillerin “formalize” edilmesine, dolayısiyle söz konusu ifadelerin eski anlamlarından sıyrılıp yeni bir anlam kazanmasına bağlıdır. Böylece halis tanımlamanın ancak “felsefe” (“öndayanaksız-felsefe” anlamında) çerçevesinde mümkün olduğunu söyleyebiliriz.
Görülüyor ki, "sezgisel-olarak apaçık" sayılan önermeler, önünde sonunda, doğrulukları çok köklü bir alışkanlığa dayanarak (veya salt görünüşe bakarak) kabul edilen birer önermeden başka bir şey değildir.
Reklam
Bilgi-üretme (sağlama) çabasında, bir yandan buluş-bağlamı (context of discovery), öbür yandan da belgeleme-bağlamı ("haklı-gösterme bağlamı": context of justification) vardır. (Bkz. Reichenbach, Eleıııents of Symbolic Logic, s. 2). Yarı-bilinçli, bilinç-altı veya bilinçsiz faktörleri içine alabilen buluş-bağlamında bilgi ifade ettikleri (yani doğru oldukları) sanılan bir takım önermeler (varsayımlar) bulunur. Belgeleme-bağlamı ise sadece tam-bilinçli, rasyonel faktörlerden kurulu olup, bu bağlamda daha önce buluş-bağlamında öne sürülen varsayımları belgelemeye (yani doğru olup olmadıklarını tespit etmeye) çalışılır. Buluş-bağlamının incelenmesi büsbütün felsefenin konusu dışında olup bilgi-psikolojisi ve bilgi-sosyolojisinin görevidir. Buna karşılık, belgeleme-bağlamının incelenmesi empirik bilimlerin konusu dışında olup felsefenin (ve onun bir dalı olan mantığın) görevidir.
‘Kavram olarak anlamlar’ yoktur, sadece belli durumlarda ‘belli sözcükleri anlama’ vardır.
Sayfa 10 - Önsöz , Hüseyin BatuhanKitabı okudu
Sezgisel-olarak apaçık oldukları kabul edilmiş olan Euklides geometrisinin paraleller postülatı, fizikteki zaman ve uzayın mutlaklığı, kütlenin değişmezliği, süredurum ilkesi, v.b. sayısız ilkeler (prensipler) bilimlerin ilerlemesi sonucu olarak çürütülmüştür.
Hüseyin Batuhan
Gerçekten de bu eserde insanı en çok şaşırtan şey, yazarın zekasının bir "elektronik beyin" dakikliğiyle çıkarım-zincirlerini geliştirmesi. Bu durum okuyanda çok kez gücünü aşan bir dikkatini toplama çabası gerektiriyor.
Reklam
"Yaşantılar" (experiences) da fiziksel olaylar gibi dört-boyutlu bir uzay-zaman çerçevesi içinde yorumlanabilir; ancak yaşantıların kapladığı uzay-zaman bölgeleri fiziğin objektif uzay-zamanı içinde değil, sübjektif (psikolojik, fenomenolojik) uzay ve zamanın içinde yer alır. "Sübjektif uzay" görme-alanı -visual field-, işitme-alanı -auditive ve field-, dokunma-alanı -tacitile field-, .. gibi duyusal alanlardan meydana gelir. imdi bütün yaşantılarm -birer somut bilinç-verisi olarak -(sübjektif) "zaman" içinde olduğu genel bir şekilde kabul edildiği halde, hepsinin (sübjektif) "uzay"ın da içinde bulunduğu söylenemez. Nitekim bir "düşünme", "bilme", "inanma", "şüphe-etme" veya "isteme" akt'ının, hatta bir "sevinç" veya "üzüntü" duygusunun böyle bir "uzay"ın içinde belli bir "yer'' kapladığının öne sürülmesi gülünç olsa gerek.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.