Dille ifade edilen, dile getirmek nihayet bir lafızdır, bir isimdir, ismin kendisi değildir. İsim zikredildiğini, tesbih edildiğinde, ismin delâlet ettiği varlık da zikredilmiş, tesbih edilmiş olur ama bu zikir, bu tesbih dilde, dil vasıtasıyla gerçekleştiğinden isim’le müsemmâ arasındaki münasebet de ancak delâlet bakımından (dolaylı olarak) gerçekleşir; zira bu münasebet, dil dışı varlıkla dilde onu temsil eden lafız arasında dolayımlı olarak vardır.
Sayfa 144