Bu kitabı lev tolstoy hakkında biraz bilgi sahibi olarak şöyle yorumluyorum.
Tolstoy, hayatın ve yaşamın anlamını sorgulamış ve aydınlanmış biri olarak, bu kitapta soylu, zengin ve bürokrasi kesiminin iğrenç bulduğu; inanç, Düşünce, yaşam, davranış ve duygularını yerden yere vurmuştur.
Karakterlerin tamamı tatminsiz, şüpheci, kibirli, çıkarcı, doyumsuz hatta duygu ve düşünceleri paranoyak kişilikler.
Karekterlerin bazıları; kötü, az kötü ve daha az kötü karakterler, içlerinde normal insanla karşılaşmak çok zor :) Normal olan insanlar sadece köylüler! kitabı okuyanlar ne demek istediğimi anlamıştır.
Yazar; insanlığın, inançların, gerçek sevginin, ahlakın olmadığı bir toplum hayatının asla huzur getiremeyeceğini anlatmış.
Çok uzun sürecek analize girmeyip roman/kitap hakkında söyleyeceklerim aşağıda.
Anna ve Vronski arasındaki hiç bir din ve ahlak ölçüsü olan toplumlara uymayan bir ilişkinin öyküsü.
Evli ve çoçuğu olan Annaya, ilk görüşte tutulan delikanlının arasında yaşanan tutkunun (aşk değil) hikayesi, romanda aldatan aldatana! Bu ilişki yüzünden zarar gören iki gencin tekrar bir araya gelmesi ve evlenmesi, Anna'nın ruh sağlığının bozulup intihar etmesi Vronski'nin yıkılmasını anlatıyor. Bu son kimine göre; etme bulma, hak ettiğini buldu, ilahi adalet.
Akıcı bir roman ama bazı yerlerde çok aşırı betimlemeleri var bu da yazarın okuyana olayı geçirme isteği.