Anna Karenina (2 Cilt Takım)
Lev TolstoyOldest Anna Karenina (2 Cilt Takım) Reviews
You can find Oldest Anna Karenina (2 Cilt Takım) quotes, oldest Anna Karenina (2 Cilt Takım) book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
8.7Out of 10
Öncelikle bu kitabı Hasan Ali Ediz çevirisiyle okumuş olduğumdan dolayı büyük bir mutluluk içerisindeyim. Kitabın arkasında bulunan yazı kitap hakkında yeterince açıklamada bulunuyor. Ve kesinlikle yazılanlara katılıyorum. Başka bir şey söylemeye gerek bile yok. Yine de içimdekileri aktarmalıyım. Kitap inanılmazdı. Konusunu az buçuk biliyordum ama okurken böylesine etkilenebileceğimi tahmin etmemiştim. Bu kitap için söyleyebileceğim en belirgin şey lezzetiydi. Bir kitap lezzetli olur mu? Oluyormuş. Okurken ruhumun doyduğunu hissettim. Her karakteri anlamamıza sağlayan anlatımıyla, oradaymış gibi hissettiren betimlemeleriyle çok beğendim. Kitabın ilk sayfalarında şu eski tarihi filmlerdeki entrika aşk olaylarıyla sarmalanmış buldum kendimi. Ortalarına doğru iyice benimsediğimden olsa gerek bir duygusallık ve öfke nöbetine tutularak günlük hayatın sorunlarıyla bütünleştim. Son sayfalarda ise daha çok ruhsal ve düşünsel anlamda soyut konularla bir felsefe kitabı okuyormuşum gibi hissettim. Kitapta tek sevmediğim fakat istemeyerek de olsa anladığım şey, Anna karakteriydi.
Kitabın kalınlığı gözünüzü korkutmasın.
Roman daha ilk sayfalarından karakterler üzerinde kendinizden birşeyler buldukça daha da akıcı hale geliyor. Tolstoy bu kadar karakterin birbirleriyle olan etkileşimlerini, iki evli çiftin kitabın ortasına kadar ayrı ayrı anlatılırken kitabın ortasında muazzam bir biçimde birleştiğini görünce insan oldukça şaşırıyor ve okumaya daha hevesli hale getiriyor.
Roman üçyüzüncü sayfalarda daha ateşli hale geliyor elinizden bırakmayacağınıza ve Anna nın durumuna çok üzülüp tüylerinizin diken diken olacağınızdan kuşkunuz olmasın.
Zaman zaman romanı okuyup bıraktığınızda veya bitirdiğinizde oradaki karakterlerin duygu ve düşünceleri günlük yaşantınızda da aklınıza geleceğinden eminim.
Ölmeden önce mutlaka okunması gereken bir roman.
“Mutlu aileler hep birbirine benzer ama mutsuz ailelerin hepsinin farklı mutsuzluğu vardır.”
Anna Arkadyevna Karenina!
Bir tren garında aşık olmuştu Anna ve yıllar sonra tren yayları üzerinde verdi son nefesini.. Mutlu olsa gider miydi? Kalsa mutlu olur muydu? Bilemeyiz çünkü kendini aşkın kollarına atmış bir kadın için ne acabaların bir anlamı vardı ne de yargıların. Güzelliğiyle baş döndüren Anna, gecenin koynunda simsiyah saçları, incecik beliyle salınarak dansederken teslim etti yüreğini genç konta. Derken öyle bir gün geldi ki, sadece yüreğini değil canını söküp aldı bu aşk. Saygınlığını, ailesini, dengesini ve sonunda ruhunu teslim etti.
Kitap görünüşte Anna ve onun trajik hikayesi üzerine yoğunlaşsa da aslında Anna temalardan sadece biriydi. Anna, Dolly, Kitty... Bu 3 kadın da bambaşka yaşamların temsilcisi gibiydi.
Beni en çok şaşırtan ise Levin adlı karakterdi. Çok fazla spoiler vermek istemiyorum ama okuduğunuz da anlayacaksınız ki Levin sıradan bir karakter değil, Tolstoy’un binlerce parçalara bölünüp, sayfa aralarına serpiştirilmiş haliydi. Tolstoy’u daha derinden tanımak, anlamak ve onunla sohbet etmek isterseniz okuyun :)
Evetttt sevgili okur. Bir kitap daha biter..
Uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı. Tolstoy sevdiğim yazarlardan. Bu kitapta, özellikle, yazarın betimleme gücüne hayran kaldım..
Kitapta, 19. yüzyıl Rusya'sında Anna ile Vronsky arasındaki yasak aşk toplumsal, psikolojik.. açıdan ele alınmış. Bu dönemde aldatan erkek ayıplanmıyor, eşini
Nefret konusu derin bir konu..İçeride sadece nefretin yöneldiği insan yok ben ile ilişkisi de var.
Evli,çocuklu Anna,genç,yakışıklı,varlıklı subay Vronsky’ye aşık olur.Vronsky, Anna için kariyerinden,geleceğinden belki kiminize göre de kendisinden vazgeçer. Anna da eşi ve oğlundan.Araya ise Rus sosyetesinin iki yüzlülüğü giriyor,kimse görmeden,duymadan yapılan her şey mübahtır onlara göre. Okumak o kadar zordu ki,sıkkın olduğumu düşünmeyin sadece zordu. Özellikle kitap bittiğinde daha da zorlandım çünkü son,sizi birkaç soruyla baş başa bırakıyor.
-Suçlular neye,kime göre ya da gerçekten suçlu mu?
-Suçu işleyen kişinin üstünde,ailenin,toplumun hiç mi etkisi yok?
-Erkek yapınca tamam kabul edilir de,kadın yapınca neden yeri göğü inletiyorlar?
Anna’yı anlamaya çalışırken sinirden delirdiğim anlar da oldu,inkar edemem.
Ve içimin acıdığı tek durum Anna’nın vefatından sonra karakterlerin hiçbir şey yokmuş gibi yaşamlarına devam etmeleriydi,hafif de olsa yadırgadım. Ve tabii ki kitapta anlatılan sadece Anna ve Vronsky’nin yasak aşkı değil. Dönemin Rus halkını,yaşam tarzını,işçi sorunlarını,tarımını,Levin üzerinden dinin ve inancın sorgulanması,yasanan yasak aşk üzerindense Rus toplumunun bu ilişkilere karşı tutumunu,din,aile üzerindeki etkisini ve her şeyden önemlisi karakterlerin psikolojik analizi. Ve ufak olarak bana böyle Allah’ım neden dedirten bir şey daha vardı;Levin Anna’dan daha çok öne çıkarılmıştı iyi de niye? Tolstoy’un burada neyi amaçladığını bilemiyorum