“Mutlu aileler hep birbirine benzer ama mutsuz ailelerin hepsinin farklı mutsuzluğu vardır.”
Anna Arkadyevna Karenina!
Bir tren garında aşık olmuştu Anna ve yıllar sonra tren yayları üzerinde verdi son nefesini.. Mutlu olsa gider miydi? Kalsa mutlu olur muydu? Bilemeyiz çünkü kendini aşkın kollarına atmış bir kadın için ne acabaların bir anlamı vardı ne de yargıların. Güzelliğiyle baş döndüren Anna, gecenin koynunda simsiyah saçları, incecik beliyle salınarak dansederken teslim etti yüreğini genç konta. Derken öyle bir gün geldi ki, sadece yüreğini değil canını söküp aldı bu aşk. Saygınlığını, ailesini, dengesini ve sonunda ruhunu teslim etti.
Kitap görünüşte Anna ve onun trajik hikayesi üzerine yoğunlaşsa da aslında Anna temalardan sadece biriydi. Anna, Dolly, Kitty... Bu 3 kadın da bambaşka yaşamların temsilcisi gibiydi.
Beni en çok şaşırtan ise Levin adlı karakterdi. Çok fazla spoiler vermek istemiyorum ama okuduğunuz da anlayacaksınız ki Levin sıradan bir karakter değil, Tolstoy’un binlerce parçalara bölünüp, sayfa aralarına serpiştirilmiş haliydi. Tolstoy’u daha derinden tanımak, anlamak ve onunla sohbet etmek isterseniz okuyun :)
