Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Seksenli Yıllar İncelemesi

Anne Beyaz Çoraplarım Nerde?

Oğuz Tektaş

Anne Beyaz Çoraplarım Nerde? Sözleri ve Alıntıları

Anne Beyaz Çoraplarım Nerde? sözleri ve alıntılarını, Anne Beyaz Çoraplarım Nerde? kitap alıntılarını, Anne Beyaz Çoraplarım Nerde? en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cin Ali : Dünya tarihinin en basit çizgilere sahip, en uyumlu, düzgün, ahlak­ lı kahramanı. İlkokul kitaplarında bir seri olarak yayınlanmış olup, ço­ cuklara işte iyi bir çocuk böyle olunuru anlatmak ve okumayı öğret­ mek için yapılan bir çalışma. Hiçbir zaman cinliğini göremediğimiz ama dişlerini fırçalayan, hayvan sever, kitap okuyan okula giden bir çöp çocuk. Sadece kendisi çöp değil, babası anası da, arkadaşları, hay­ vanları da çöpten. Bunları birbirinden ayıran özellikleri; babasında bı­ yık ve kravat, atın koca kafası, kuzusu aynı, fili aynı... Cin Ali sürekli top atar, tutar, kırbacı ile topaca vurur, fil onu tıraş eder dururdu.
Eti: - Bir bilmecem var çocuklar! - Haydi sor, sor - Çayda kahvaltıda yenir, - Acaba nedir, nedir? - Bisküvi denince akla, - Tamam şimdi buldum. - Hemen onun adı gelir. - Eti, Eti, Eti...
Reklam
Stüdyo Pazar: Rahmetli Cenk Koray’ın sunduğu, arada sırada Gü­neş Tecelli’nin de eşlik ettiği, yokun yok olduğu bir programdı. Konuklar vardı, müzik vardı, komedi,çizgi film, yarışma, spor her şey. Erkan Yolaç “Evet Hayır” yarışması yapar, her yarışmacıya “Mehter Marşı’yla gelip İzmir Marşıyla gideceksiniz, kafanızı emme basma tulumba gibi sallamaya­ caksınız ve kesinlikle o iki kelimeyi kullanmayacaksınız. Hazır mısı­nız efendim...” diye sorar ve sonunda yüksek sayıda kendi başarısıy­la biten yarışmayı yapardı. Tele Kutu efsane olmuştu. Cenk Koray m “Kutunuzu açayım mı?” repliği, okullarda bir alay konusuydu. Bay Meraklı’yı orada tanıdık, Red Kit’i o program içinde seyrettik.
Bayram Gazetesi: Yılda iki defa, “Kurban ve Ramazan” bayramlarında, diğer gazete­ lerden hiçbiri yayın yapamaz, sadece “Bayram Gazetesi” denen ve Ga­ zeteciler Cemiyeti tarafından basılan ve geliri buraya kalan bir gazete çıkardı.
Pazarda Su Satmak: Ben ve benim yaşımdaki erkek çocukları ilk ticari teşebbüs olarak, semt pazarlarında su satmayı seçmiştir. Aslında bu seçim değil, bir gelenek, sanki doğal bir durumdu. Yani erkek çocuksanız ve evinize yakın bir semt pazarı varsa, siz de burada su satmak zorunda olurdu­nuz. İşin ilginç yanı ise, bu satış sırasında, hemen her çocuğun aynı tonlama ile “buuuzz giibiii soğuk sudan iiiçeeeeeen” diye, bağırıyor olmasıdır.
Sayfa 174Kitabı okudu
İsim - Şehir: Çocukluğumuzun vazgeçilmez oyunlarından biridir. Şimdiki ço­cuklar da oynuyorlardır umarım. Çok eğlenceli ve öğretici oyunlar­dandır. İsim, şehir, bitki, eşya, hayvan, artist, ülke diye sıralama yapı­lır, her oyuncu kağıdını kendi hazırlayarak, bildiği ismi yazardı. Ara sıra dışardan gizli yardımlar da alınırdı. Bir keresinde kardeşlerim oy­narken, biri benden yardım istedi ve “O”harfi ile hayvan sordu. Ben­ de “Orangutan” dedim. Aldığım cevap beni şok etmişti. “Artist ismi sormadım, hayvan ismi sordum”. Neyse ben orangutanın bir hayvan olduğunu anlattım. Gerçi sonuçlar açıklanınca, bir şok daha geçir­ dim. Çünkü hayvan alanı boş, artist alanında ise, “Orhan Gutan” ya­ zıyordu. Bol tartışmalar yaşanır, etrafta bir bilen aranırdı.
Reklam
Cüneyt Arkın: Çocukluğumda ismini Cüney soyadını Tarkın sandığım kişi. O za­manlar ulama neticesinde böyle sandığımı sonradan anladım. Bir za­manların jönü, salon filmlerinin iflah olmaz âşığı, tarihi filmlerin en kahramanı, en fazla prensesin aklını başından alanı, sosyal içerikli filmlerinse en örgütçüsü, en haksızlık karşısında susmayanı...
Zıt ! Erenköy: Seksenli yılların unutulmaz geyiklerinden biridir. Daha ziyade gençler ve çocuklar arasında kendine yer bulmuştur. Yanınızdakine anlamsız bir şeyler söylerdiniz (abızıttm mı? vb.) o ne olduğunu an­lamak için sorduğunda da “Zıttttt errenköy” derdiniz. Anlamsız, saç­ma şeylerden biriydi aslında, ama epey bir süre gündem meşgul etti. Sanırım Sadri Alışık filmlerinde de rastlamışızdır. Olayın esası şudur; zıt Erenköy, sadece Erenköy istikametinin ter­sini söylemek için kullanılmıştır.
Sayfa 222Kitabı okudu
Maçın Uzaması Olayı: Topun sahibinin eve çağırılması, balkona top kaçması ya da bin­ lerinin sakatlanması sonucu maçlar erken bitebilirdi. Bunun haricin­ de 5’te devre 10’da biter kuralı geçerliydi. Eğer maç 10’da bitecekse, ama bir 9-9’luk beraberlik varsa, maç direk olarak 11’e uzardı. Velev ki maç, 10-10 oldu, bu seferde 12’ye uzardı. Bu neden böyledir bilin­mez ama yerleşik bir kuraldır.
Sayfa 143Kitabı okudu
Hatıra Defteri :
" Mutluluklarının kum taneleri kadar çok,üzüntülerinin yaz yağmurları kadar kısa olması dileğiyle..."
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
Mektup Günlük hayatta kullanmadığımız, daha doğrusu artık gerek duy­madığımız, atalarımızın kullandığı iletişim aracı. Bize nasıl Kızılderililer’in dumanla haberleşmesi veya posta güvercinleri garip geliyorduysa, şimdikilere de mektup garip geliyordur diye düşünüyorum.
Sayfa 151Kitabı okudu
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.