Kitabı okurken kendinizi bir anda Huş Ağacı Patikası'nda yürürken ya da Pırıltılı Sular Gölü'nü seyre dalmışken yakalıyorsunuz. Öte yandan kısa süre içerisinde Bayan Montgomery, sizi bir elinizden tutarak Patty'in Yeri'ni, Redmond sıralarını, Old St. John Parkı'nı ve Kingsport' un tarih rüzgarları içerisinde dans eden caddelerini gezdiriyor. Bu harika mekanlar, dört yıl içinde hayallerinin etrafında pervane olan dört kızın yaşadıklarına ve onların etrafında pervane olan gençlerin maceralarına, hüzünlerine, sevinçlerine, pişmanlıklarına tanıklık ediyor. Hikayenin sadece bunlardan oluştuğunu sanmayın. Anne; her seyahat edişinde, her gezintiye çıktığında ve heyecanla beklediği mektuplarına sarıldığında farklı dünyalara, farklı kişilerin yaşamlarına biz de bir ziyarette bulunuyoruz. O ziyaretler ki, Davy'nin yazdığı mektuplara ve olaylar karşısında sergilediği tutumlara bazen katıla katıla gülerken, bazense bir anlık düşünme evresi yaşamadım değil. Ah, ufaklık!
Bunun dışında Stella, Priscilla, Phil ve Anne'in dostlukları müthişti. Onları bir sonraki kitapta ayrı görmek gerçekten üzücü olacak. Anne'in dediği gibi her şey değişmişti. 11 yaşından beri en yakın arkadaşı olan Diana, Ruby, Jane, Billy, Charlie, Moody, Bayan Josephine, Bayan Allan, Paul, Bayan Lavander... Büyülü Orman, Huş Ağacı Patikası, Pırıltılı Sular Gölü, Orman Perisi'nin Köpüğü, Aşıklar Yolu ve yaşlı Kar Kraliçesi dahil olmak üzere her şey... Ancak bu değişimlerin, beraberinde bilinmeyen mutluluklara doğru yelken açtığını görmek mümkün değil miydi?
