Evladının ilk gülüşünü, ilk oturuşunu, ilk defa kaşık tutuşunu göremeyen, düştüğünde onu sinesinde sakinleştiremeyen bir anne gün gelecek bir ömre şahitlik yapamamanın pişmanlığını yaşayacaktır.
Nasıl oluyor da annesine su gibi ekmek gibi ihtiyaç duyan minik bir bedeni bir başkasının himayesine bırakıyor ve bu düzene alışmak zorunda bırakılan evladımızın adım atmayı dahi bilmeyen ayanlarını birbirine dolandırıyoruz. ?