Annesizlik öyle zormuş ki yaşamadan tarif etmenin imkânı yokmuş. Kaç yaşına gelirsek gelelim annemize olan ihtiyacımız hiç bitmiyormuş ve annem hayatıma öyle bir nüfuz etmiş ki unutuyorum bazen gittiğini. Bir şey aklıma takılınca, “Anneme sorayım.” diye geçiyor aklımdan tam elimi telefona uzatacakken aklım başıma geliyor. Artık arasam da telefonun öbür ucunda hiçbir zaman, “Annem.” diye cevap veren bir ses olmayacaktı.
Kolum kanadım kırık, sırtım bomboş kalmış gibi hissediyordum. İsyan etmek değil tabii tutumum ama bazen şu koca dünyada herkesin annesi var da bir tek benim annem yokmuş gibi hissediyorum. Sanıyorum biraz bencilce davranıp annesi olanları kıskanıyorum.
Sonra birden morga gitmeden önceki yüzü geliyor gözümün önüne. Bütün ağrıları dinmiş, nefes almak için o çabaları bitmiş, ödemleri inmişti. O kadar güzel o kadar masum ve huzurlu uyuyordu ki bir daha hiç uyansın istemedim. Uyanıp da aynı acıları tekrar yaşamamalıydı.
Onu ancak Rabbi böyle güzel ve gülümseyen yüzle uyutabilirdi.