Strabon-Geographika

Antik Anadolu Coğrafyası

Strabon
Ülkemizin tarihi coğrafyasını ve arkeolojisini incelerken başvurulan antik kaynakların ilk sıralarında kuşkusuz Amasyalı Strabon´un "Geographika" (Coğrafya) adlı çalışması gelmektedir. Prof. Dr. Adnan Pekman tarafından dilimize çevrilen "Coğrafya" Strabon´un olgunluk döneminde, kimi araştırmacılara göre M.Ö. 7 yılında, kimilerine göreyse M.S. 18-19 yılları arasında yazdığı 17 kitaplık "Geographika"nın yurdumuzun tarihi coğrafyasıyla ilgili XII, XIII ve XIV. kitaplarını içermektedir. Çeviride, "Coğrafya"yı Grekçe aslından ya da yabancı dillerdeki çevirilerinden yararlanma olanağı bulamayan Türk okuruna yardımcı olma amacı güdülmüştür. Strabon´un bu anıtsal eserinin yalnızca bir coğrafya kitabı olmaması onun önemini artırmaktadır. Bu temel eser, bir yandan antik dönemin bir ansiplopedisi, öte yandan coğrafyanın da felsefesidir
Kitabın Konusu:
384 sayfa
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

384 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Coğrafya bilimimin kurucusu Amasyalı Strobon. Kendisi aslında bir gezgin ve gezdiği yerlerdeki halkları ve bölgeyi yazmış. 17 ciltlik bir eser vucuda getirmiş. 12. 13. Ve 14. Ciltler Anadolu gezisi izlenimleri ve bu üç cilt tek bir kitapta toplanarak günümüz türkçesine çevrilmiş. Kitabı okurken çeviride değil ama anlatımda bana göre bir çok eksik var. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; Anadoluda bu kadar çok şehir devletinin kurulduğunu bilmiyorumdum. Bölge sınırlarının genişliğini hiç bulmuyormuşuz. Kitapta yazılan binlerce yer günümüze hiç ama hiç ulaşamamış ve yok olmuşlar. Kitabı okurken Strobonun çok yönlü bir gezgin olduğunu görüyoruz: sosyolog, hukukçu, corafyacı, antropolog, bilgin..... Gezdiği şehirlerin kuruluşu, halkın günlük yaşayışı, bölgenin ekonomisi, idari ve siyasi rejimi, komşularla ilişkileri ve anlaşmaları, coğrafi özelliği, bağlı olduğu uygarlığı ve özelliğini çok güzel bir gözlemle yazmış. Fakat çeviride bu bölgelerin günümüzdeki yerlerini anlamakta zorluk çektim, bir çoğunun yeri bilinmiyor ama hangi bölgede olduğu yapabilirdi. Haritalar eksik, yunanca ve latince kelimelerin ayrımı zor olduğu için karışıklık olmuş. Anlayacağınız o çağa göre düşünürseniz inanılmaz değerli, çok büyük emek harcanmış, tam bir başyapıt. Fakar türkçeye kazandırırken harita konulsa çok daha iyi olurmuş. Halkın yaşayışı inanç sistemi ve idari şekli ilgimi çekti.
Antik Anadolu Coğrafyası
Antik Anadolu CoğrafyasıStrabon · Arkeoloji Sanat Yayınları · 201271 okunma
Nadir Eser
384 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Yazdığım yeni romana yardımcı olabilecek bir kaynak olarak elimin altında tutup okuma işine giriştim. Beni ilk şaşırtan eserin dili oldu. Yazıldığı döneme ve eserin türüne göre çok akıcı bir dil vardı. Okurla sohbet edercesine olan anlatım tarihle ve konumla birleşip sıkıcı olabilecek bir eseri ayakta tutmuş.
Antik Anadolu Coğrafyası
Antik Anadolu CoğrafyasıStrabon · Arkeoloji Sanat Yayınları · 201271 okunma
STRABON ve UFKUNUZU AÇACAK BU KİTAPLA İLGİLİ İNCELEME
384 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
İki bin yıl önceki tarih, coğrafya, arkeoloji, mitoloji, sosyal hayat, flora ve fauna'ya az çok merakı olanların mutlaka okuması ama bu alanlara ilgi duymayanların da bu alanlara ilgi duymak için, gene okuması gerekli bir kitap. Ben kitabı, araştırmasını yaptığımız Miryokefolon Savaş alanı ve bu savaşın geçtiği bölgedeki Kelainai ile Apemeia şehrinin yerini bulmak için almıştım fakat kitabı okuyunca yıllardır araştırdığımız savaş benim için neredeyse ikinci planda kaldı. Zira Strabon bu kitabında “Apemea şehri Anadolunun Ephesos’tan (Efes) sonra en önemli ikinci liman ve ticaret merkezidir” diyor ama Afyon Dinar’da bulunan Apemeia’nın bu günkü denize olan uzaklığı yüzlerce kilometre. Peki, yani Strabon Apemeia’nın (Dinar) deniz kenarında ve liman olduğunu gördü ve yaklaşık iki bin yılda Menderes Nehri denizi yüzlerce kilometre doldurdu mu yoksa Strabon: “Apemeia eskiden bir liman şehriydi”mi demek istedi de çevirilerde bir hata mı yapıldı? Eseri okuyarak bu ve bunlar gibi binlerce sorunun hepsinin cevabını bulmak elbette mümkün değil ama bu çok değerli eseri okuduğunuzda tarih, coğrafya, arkeoloji, mitoloji, sosyal hayat, flora ve fauna hakkındaki fikirlerinizin kökten değişeceği kesin.
Antik Anadolu Coğrafyası
Antik Anadolu CoğrafyasıStrabon · Arkeoloji Sanat Yayınları · 201271 okunma
Strabon'da Bilimsel Düşünme ve Bilim Metotu
384 syf.
·
Puan vermedi
Strabon'un bu eseri dönemin bilimsel paradigmasıni anlamamız ve bu paradigmayi günümüz bilimsel paradigmasi ile karsilastirabilmemiz açısından çok kıymetli. Eserde Strabon, rasyonel bir perspektiften bölgeleri tanıtırken modern coğrafyanın temellerini de atıyor. Bölgelerdeki yer şekilleri ve bu yer şekillerinin insan üzerindeki etkileri, diğer demografik, kulturel değişkenler ve bu değişkenlerin insan üzerindeki etkileri. Eser yalnızca coğrafya değil aynı zamanda bir tarih yapıtı olarak da okunabilir.
Antik Anadolu Coğrafyası
Antik Anadolu CoğrafyasıStrabon · Arkeoloji Sanat Yayınları · 201271 okunma

Yazar Hakkında

Strabon
StrabonYazar · 3 kitap
Strabon Yunan tarihçi, coğrafyacı ve filozoftur. Yaşadığı dönemde bilinen yerlere yapılan göçlere ve hangi milletlerin nerelerde yerleşmeler yaptığı üzerine gerçekleştirdiği çalışmalarla ün kazanmıştır. Roma aristokratlarıyla kan bağı olduğu düşünülmektedir.Bugünkü Amasya ili sınırlarının içinde varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Dünyanın ilk coğrafyacısı kabul edilir. Antik Dünya hakkındaki coğrafya kitabı ile tanınmıştır. Amasya’da doğdu ve Amasya’da öldü. Klasik Yunan eğitimi gördü. Aristodemos’tan hitabet dersleri aldı. MÖ 44’te öğrenimini sürdürmek amacıyla Roma’ya gitti. Başlangıçta Aristotelesçi görüşleri savunduysa da sonraları Augustus’un öğretmenlerinden olan Athenodoros’un etkisinde kalarak Stoa okulunun görüşlerini benimsedi. MÖ 31’e değin Roma’da kaldı. MÖ 29’da Yunanistan’ı gezdi. MÖ 28’de Mısır’a gitti. Roma İmparatorluğu'nun büyük bir bölümünü dolaşmıştır. Roma ve İskenderiye’de uzun süre kaldı. Olgunluk çağında Historika Hypomnemata (Tarihi Hatıralar) adlı bir eser yazdı. Bu yapıt, 43 cilttir ve Polybios tarihinin bir devamıdır. Korint ve Kartaca’nın (MÖ 146) yıkılışından Sezar’ın ölümüne ya da Aktium Savaşı’na dek süren dönemi kapsar. Yalnızca 19 parçası günümüze kadar ulaşmıştır. 17 ciltlik Geographumena veya Geographika (Coğrafya) adlı yapıtının büyük bölümü günümüze kadar gelmiştir. Yazar bu yapıtını Yunan ve Roma dünyasının kültürlü kişileri için yazmıştır. En geniş seçmeci düşüncelere yer veren yapıt; Eratosthenes, Hipparkhos, Epheros, Polybios ve Poseidonios adlı tarihçilerden esinlenmişti. Strabon’un coğrafyası tarihsel bir özellik taşımakla birlikte insanın, kavimlerin ve imparatorlukların fizikî dünya ile olan ilişkilerini de belirtir. Bu özelliğiyle Batlamyus’un Geographike Aphegesis adlı coğrafyasından üstündür. İlgili eserin Anadolu coğrafyasını kapsayan 12, 13 ve 14. ciltleri Arkeoloji ve Sanat Yayınları tarafından günümüz Türkçesi ile basılmıştır Strabon, Kalkedon'dan bahsederken "denizden biraz içeride, içinde küçük timsahların yaşadığı bir pınar vardı" der. Bu timsahlı pınarın Kadıköy'ün ne tarafında olduğu bilinmemektedir ancak Kurbağalıdere’nin (Kuşdili Deresi) yatağını alüvyonlar doldurmadan önce, bugünkü Uzunçayır civarında bulunması olasıdır. Anadolu'nun Romalılar tarafından istila edildiği yıllarda bazı esir ve kölelerin timsahlara kurban edildiğine göre Strabon'un “Kalkedon’un biraz içerisindeki küçük pınarda timsahlar vardı” cümlesini anlamak pek de zor olmayacaktır. Strabon aynı zamanda antik dönemde volkanizmanın ilk neden/sonuç ilişkisine dayanan açıklamasını yapan yerbilimcidir. Eski tarihçilerin söylediklerine de kulak vermek gerekir. Örneğin, “Lydia Tarihi”ni yazmış olan Ksanthos benim daha evvelce bir yerde işaret ettiğim gibi bu ülkenin sık sık karşılaştığı acayip değişiklikleri anlatır. Gerçekten burasını Arimlerin efsanesinin geçtiği ve Typhōn’un acı çektiği yer olarak kabul etmişler ve buraya Katakekaumenē ülkesi demişlerdir. Beş yüz stadion uzunluğu, dört yüz stadion genişliği olan Mysia ve Maionia denen ve Katakekaumenē olarak adlandırılan ülkeye gelinir. Burada hiç ağaç yoktur; sadece kalite olarak ünlü şarapların hiçbirisinden aşağı olmayan Katakekaumenē şarabının elde edildiği bağlar vardır. Toprağın yüzü küllerle kaplıdır, dağlık ve kayalık olan ülke sanki yangından olmuş gibi siyah renktedir. Bazıları, bunun yıldırımlardan ve ateşli yeraltı patlamalarından olduğunu tahmin etmektedir ve bunlar Typhōn’un efsanevi hikâyesinin burada olduğunda tereddüt etmemektedirler. Fakat kaynağı şimdi tükenmiş olan ve yerden fışkıran bir alev nedeniyle olabileceği yerine, bütün bir ülkenin bir seferde böyle bir olayla yanmış olacağını kabul etmek mantıksızdır Burada birbirlerinden kırk stadion uzaklıkta olan “physas” denen üç çukur görülür. Bunların yukarısında, mantıklı olarak tahmin edildiği takdirde, topraktan fışkıran sıcak külle oluşmuş tepeler uzanır. Bu tür toprak bağcılığa iyi uyum sağlar. Hâlen en iyi ve bol miktarda şarap elde edilen, üzeri küllerle kaplı Katana toprağında olduğu gibi. Bazı yazarlar bu gibi yerlere bakarak, Dionysos’a (“Phrygenes”) denmesinin iyi bir nedeni olduğu hükmüne varmışlardır.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.