Antik Çağ'dan Küreselleşmeye Yönetim Gelenekleri ve Türkler Cilt 1

Metin Aydoğan

En Beğenilen Antik Çağ'dan Küreselleşmeye Yönetim Gelenekleri ve Türkler Cilt 1 Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Antik Çağ'dan Küreselleşmeye Yönetim Gelenekleri ve Türkler Cilt 1 sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Antik Çağ'dan Küreselleşmeye Yönetim Gelenekleri ve Türkler Cilt 1 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Ülkücüler”, “Devrimciler”
1960 yılında, birlikte hareket ederek Demokrat Parti’nin çöküşünü sağlayan Türk gençliği, sonraki 6-7 yıl içinde, birbirini görmeye katlanamayan amansız düşmanlar gibi iki büyük parçaya bölünmüştü. Yetişme biçimleri, gelecek umutları ve tarihsel kökleri ayrı olmayan, aynı ulusun gençleri, akıldışı bir kinle donatılmış ve belki de başka hiçbir
Metin Aydoğan Yönetim Gelenekleri ve Türkler 2.Cilt sayfa 1005
Duverger, iletişim teknolojisinin insanlar üze­rinde kurduğu bilinçli baskı konusunda şunları söylemek­tedir: "Kapitalist iletişim sistemi 'halkın ahmaklaştırılması' di­ye adlandırabileceğimiz bir sonuç doğurmaktadır. İnsanları, en­telektüel düzeyi çok düşük, çocukça bir evren içinde hapsetmek amacını gütmektedir. Sürekli olarak gönül maceralarının şişiril­mesi, krallar, kraliçeler ve öteki sözde büyüklerin giyinişleri, i­çinde yeışadıkları dekorun şatafatı, içi boş tarihsel hatıralar halkı ahmaklaştırmak için kolayca kullanılır. Bu araçlarla halk, gerçek dışı, yapay düşsel ve çocukça bir aleme daldırılır; dikkatler böy­lece gerçek sorunlardan başka yönlere çevrilir. Kapitalist ileti­şim araçlarının kurbanları, vatandaşlık görevlerini yerine getir­meye çok az hazırlıklıdır."
Reklam
Kültürel yozlaşma hızla yayılır. Yozlaşma yabancı­laşmayı, yabancılaşma da yozlaşmayı üretir. Küresel "kültür" piyasasının düzeysiz ürünleri; TV programları, video, plak, kaset, CD ve filmlerle dünyanın her yerinde yozlaş­maya temel oluşturacak "kültürel ideoloji" pazarlanır.
Ülkeler üzerinde, uluslararası geçerliliği olan kalıcı bir egemenliğin kurulabilmesi için, insanların ulusal bi­linçten yoksun bırakılması ve toplumun kendisine yaban­cılaştırılması gerekir. Bunun için, halkın düşünce yapısına, yaşam biçimine ve gelecek umutlarına yön verilmeye çalı­şılır.
ESKİ TÜRKLERDE KADIN Tarihte hiçbir toplum, kadını Türkler kadar erkekle eşit saymamış ve hak tanımamıştır. Her iki cinsin kendilerine ait, karşı cinsin yerine getirmek zorunda olmadığı görev ve sorumlulukları vardı. Her cins aynı eğitimden geçer; cinsler arasında ayrım, toplumun tüm kesimlerinde yadsınırdı... Eski Türklerde, Kadının özgür ve
Radyo, TV, yazılı basın, haber ajansları, uydu ve bilgisayar teknolojisi, telefon ve bilgi işlem merkezleriyle tüm dünya bugün, hemen hepsi gelişmiş ülkelere ait olan muazzam bir iletişim ağıyla sarılmıştır. Bu ağın oluşturduğu medya gücü, siyaset ve silahtan daha etkili yöntemlerle, ulusal kültürlerin "soykırımını" planlayan merkezler durumuna gelmiştir.
Reklam
Yönetim Gelenekleri ve Türkler
(...)1960 yılında, birlikte hareket ederek Demokrat Parti’nin çöküşünü sağlayan TÜRK gençliği, sonraki 6-7 yıl içinde, birbirini görmeye katlanamayan amansız düşmanlar gibi iki büyük parçaya bölünmüştü. Yetişme biçimleri, gelecek umutları ve tarihsel kökleri ayrı olmayan aynı ulusun gençleri, akıldışı bir kinle donatılmış ve belki de başka hiçbir yerde görülmeyen bir şiddetle, birbirini kırmaya başlamışlardı. Ülkücü ve devrimci tanımlarıyla kutuplaşan genç insanlar; durmadan birbirine saldırıyor, vuruyor, kırıyor ve öldürüyordu. Giriştikleri aykırı eylemin yurt yararına olduğunu sanıyorlar, karşıtlarına ne denli zarar verdirirse ülkesine o denli yararlı olduğuna inanıyorlardı. Ancak, gerçek zararı gençleri birbirini hırpalayan Türkiye görüyor, geleceğini bağladığı genç aydınlarını, sonuçsuz bir kavgada yitiriyordu. Ülkücüler saldırırken Türk insanını ‘Komünizm belâsından’, ülkeyi ‘Rus işgalinden’ kurtardığına; devrimciler saldırırken ‘faşizme ve ABD emperyalizmine’ karşı yurtsever bir görev yerine getirdiğine inanıyordu. Bu açmaz, gerçekten ustalıkla hazırlanmış büyük bir oyundu...(...)