İlyada'dan Parthenon'a

Antik Yunan Uygarlığı 1

Andre Bonnard

Antik Yunan Uygarlığı 1 Quotes

You can find Antik Yunan Uygarlığı 1 quotes, Antik Yunan Uygarlığı 1 book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Sappho'dan önce, Yunan şiirinin kaynağında her zaman olduğu gibi, llyada'nın şairinin tükenmez dehası vardır. Homeros kuşkusuz doğayı sevmiştir. Daha doğrusu onu tanıdığını, katı yasaları, temelde, insanoğlunun ya bancısı olduğu düzeni ile onu keşfettiğini söylemek gerekir. Baştan başa tanrılarla dolu bu Homeros doğası -deniz uçurumları, sarp kayalıklar, gürleyen fırtınalar- ve yaşamın zenginliğini dile getiren, insan biçimli tanrılara karşın, insan için yalnız acımasız değil, aynı zamanda akıl sır ermez bir doğadır bu. Temelli insanlık dışı olduğundan, insan yüreği ona bağlanamaz, orada hiçbir biçimde teselli ya da sadece içindeki acılarla bir yanıt arayamaz.
Sayfa 123Kitabı okudu
Savaş, doğum, korsanlık, özel hukuk: Köleliğin belli başlı kaynakları bunlardır. Görülüyor ki, yalnızca sitenin üyesi olmamakla kalmayıp, insan yerine bile konmaz köle: Hukuk açısından, o, ancak bir mülkiyet konusu, sarılacak, devredilecek, kiralanacak, verilecek bir nesnedir. Eski bir filozof, kölenin bir "canlı alet" -kendisine
Sayfa 152Kitabı okudu
Reklam
Homeros’un İlyada'sı -Yunan halkının ilk büyük kazanımı, şiiri ele geçirmesidir- savaştaki insanın, tutkuları ve tanrılar yüzünden savaşa sürüklenmiş insanların şiiridir. Burada büyük bir şair bu iğrenç felaket karşısında insanın, “ kan içici... tanrıların en tiksinti vereni” Ares ile karşı karşıya kalmış insanın soyluluğunu dile getirir.
Sayfa 39
Parthenon'un eşsiz güzelliğinin yalnızca altınla değil köleleştirilmiş insanların kanı ile elde edilmesi bizi yatıştırmaz. Onarılmaz yanlış buradadır. Perikles'in yaniışı mı ? Hayır, hiç değil. Bu yanlış onun halkının önceki ve o günkü tarihinde yazılıydı. Köleci bir toplum, gerçek demokrasiyi üretemezdi; yalnızca ad ve gerçek olarak, köle bir halk üzerinde hüküm süren bir tiranlığı üretebilirdi. " Yüzyıl"ı ne kadar parlak olursa olsun, Perikles'in düşüncesinin savaş içinde, sonunda vardığı başarısızlık, bir uygarlığın, eğer yaşayan insanların bütününe yayılamamış ise kalıcı alamadığını bütün açıklığıyla bize anlatır. Yunan uygarlığı tarihinin bize verdiği en önemli ders burada yatar. Bu uygarlığın en görkemli meyveleri, içimizi sevinç, cesaret ve umutla doldururlar. Bu meyveler ağızda bilinmedik bir buruk tat bırakır; gelecek çağın meyveleri -eğer karanlıkIarına varıncaya kadar Yunan geçmişini okumayı biliyorsak- belki de, artık böyle olmayacaktır. Yeşil elma; kızarınan için sana daha çok uzun bir zaman gerekecektir. Insanların tarihinde, her gün, hava güneşli olmaz. Yunan uygarlığı; gençsin sen, ama, senin ferahlatan ekşiliğin, Odysseia'nın şairinin sözünü ettiği, şu "güneşte pişmiş " meyve tadını -şu olgun meyve tadını- bize vaat etmektedir.
Sanatlar, sanat adına öğretilmezler, meslek olsun diye hiç öğretilmezler. Sappho’nun amacı, kendisiyle birlikte yaşayan –bu yaşamı paylaşarak, sanat yaparak, Aphrodite’ye bağlanarak, Musalara tapınarak– genç kızların yakında onun yerini alacakları toplumda, kutsadıkları bu tanrıçaların ilk somut örnekleri oldukları bir kadın güzellik idealini gerçekleştirmelerine yardım etmektir.
Denizaşırı dünyalar korku kadar güçlü ve çekicidir. Ve Odysseia efsanesinde beliren yalnızca kazancın tadı değil, Yunan halkının, dünyaya ve harikalarına karşı duyduğu sonsuz meraktır. Odysseus, garip şeyler görme isteğine hiç dayanamaz
Reklam
”İçelim. Lambanın ışığını niye bekleyelim ki, azıcık günümüz kalmış. İndir, çocuk büyük alaca bardakları. Şarabı insanlara Zeus ile Semele’nin oğlu verdi, sıkıntılarını unutsunlar diye. Bir kısım şarap iki kısım su, doldur onları ağzına kadar. Bir bardak öbürünü isteklendirir. ” (Ey Ramuz! Hayır, bu Alkaios (Alkeos).)
Sayfa 34
Aşağılayıcı olmayan terim olarak Barbar düpedüz yabancı, Yunanlı olmayan, bu dilleri kuş dillerine benzeyecek kadar tuhaf hale getirip bar-bar-bar konuşan kimse demektir.
Sayfa 30
Uygar insan, aşılanmış insandır, daha besleyici ve daha tatlı meyveler versin diye kendi kendini aşılayan insandır.
Sayfa 19
Yine burada Aiskhylos'un şiiri, haksız savaş suçunu parlak imgelerle açıklar. ( Burada yalnızca bu koronun son bölümünü aktarıyorum.) " Ağırdır kralların şanı şerefi Halkların lanetiyle doludur. Ağırdır kine borçlu ün. Bugün bir sıkıntı daraltıyor yüreğimi; seziyorum Kaderin bir karanlık darbesini. Çünkü asker katili krallar Tutuyorlar tanrıların bakışını. Ve kara Erinys'ler sürüsü Üstünde tutuyor kendini değişken yazgıların Hiç yer tutmamış adalette. Karşı çıkılmaz Tanrının yargısına. Dorukları vurur Zeus'un yıldırımı."
Sayfa 212Kitabı okudu
208 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.