İki farklı dünyadan gelen iki önemli tarihi figür, ve onların aşkı ile sarsılan koca bir imparatorluk...
Julius Caesar'dan sonraki dönemi anlatan bu tragedya birbirine oldukça aykırı olan iki insanın aşkını konu ediniyor. Büyük Roma generali Antonius ve Mısır kraliçesi, kadınlığın sembolü, "Nil'in Yılanı'nın" aşkı.
Antonius'un tereddüttünü okuyoruz. Bir asker, bir general olduğu için halkına karşı sorumlulukları var. Siyasi amaçlarla meydana gelen bir evliliği var, diğer yandan da Mısır'da onu bekleyen bir aşkı var. Ne tarafa gitse aklı diğer tarafta kalıyor. Roma uludur, o da bunun bilincindedir. Kleopatra'ya duyduğu bu aşk Roma için bir sadakatsizlik olacaktır. Kleopatra bilir ki eğer Antonius kendisi ve Roma arasında bir tercih yapacak olsa Roma'yı seçecektir, bunun doğruluğu tartışılır. Çünkü Antonius, Kleopatra'nın 'sözde' ölüm haberini duyduğunda kendi canına kıyacak kadar aşıktır. Onun aşk adına olan intiharı Kleopatra için ilahi bir konuma ulaşır ve zamanı geldiğinde o da aynısını yapıp aşkına bu dünyada olmasa bile kavuşacaktır.
Böylesi bir ikonik sonu konu edinen bu tragedyanın Shakespeare'in diğer tragedyalarından daha olgun olduğunu düşünüyorum.
Peki günün sonunda kazanan kim oldu? Yüzlerce yıldır konuşulan bu aşk mı yoksa ikisinin de hazin sonu olan ölüm mü?