Oldest Apo ve PKK Quotes

You can find Oldest Apo ve PKK quotes, oldest Apo ve PKK book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Daha Sonra Eşme Protokolü İle Süleyman Şah Türbesi Taşındı
14-19 Nisan 1992 tarihleri arasında içişleri Bakanı İsmet Sezgin'in Suriye'ye yaptığı ziyaret adeta bir dönüm noktasıydı. Suriye, sanki aniden bambaşka bir ülke olmuştu. İçişleri Bakanı Sezgin, Şam'da devlet başkanları için yapılan törenle karşılandı. Suriye Devlet Başkanı Hafız Esat, o güne kadar yapmadığı bir şey yaptı ve Türkiye'nin İçişleri Bakanı ile tam 4,5 saat görüştü. Sezgin'in gidişi öncesinde Öcalan, Şam dışına çıkarıldı. 500'e yakın PKK'lı gözaltına alındı. Sezgin'le Suriye İçişleri Bakanı Harba arasında imzalanan "sınır güvenliği" protokolü, Suriye'nin PKK'ya karşı tavır değişikliğinin ilan edilmesiydi. Sürekli, PKK ve Abdullah Öcalan'ın Suriye'deki varlığını inkâr eden Şam, bu protokolle, adını anarak PKK'yı "yasadışı örgüt" ilan etti. PKK militanlarının yakalanmaları halinde tutuklanıp yargılanmaları hükme bağlandı. Ve protokolün uygulanmasını denetlemek için izleme komiteleri kurulması kararlaştırıldı. 21 Nisan günü Ankara'da basın toplantısı düzenleyen Sezgin, "Sanıyorum ki, PKK'nın Suriye' deki varlığı artık son bulmuştur. PKK'nın belini kırdık" diyordu.
Sayfa 251 - 4. baskı - Kasım 1992
1992 Newroz'u
Güvenlik önlemleri de arttırıldı. Cizre'nin çevresindeki önemli noktalara asker ve tanklar yerleştirildi. Ve Nevruz günü beklenen oldu. Türkiye'nin birçok yöresinde Nevruz törenlerle kutlanırken Şırnak, Cizre, Van, Siirt ve Batman'da isyan havası esti. Çatışmalarda biri polis 24 kişi öldü. Güvenlik kuvvetleriyle çatışanlar bu kez gösterici halk değil, PKK militanlarıydı. Şırnak'ta uzun namlulu silahların kullanıldığı çatışma tam 20 saat sürdü. Şırnak valisi Mustafa Malay, "Tamamen bir savaş içindeyiz" dedi. Önce Şırnak, sonra da Cizre'de devlet güçleri duruma hakim oldu. PKK'nın "Askere karşı direnin" çağrısına rağmen halk, güvenlik güçlerine karşı koymadı. Sokak sokak, ev ev yapılan aramalarda çok sayıda militanın gözaltına alındığı, birçok roketatar ve silah depoları bulunduğu açıklandı. 28 Mart günü, Şırnak, Cizre, Silopi'de incelemeler yapan İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, "PKK' ya dersini verdik" diyordu. Şırnak Valisi Mustafa Malay ise, Şımak'ta PKK'lılann düzenlediği saldırının, bir isyan provası olduğunu söylüyor ve "Hüsrana uğradılar" diyordu. "Nevruz ayaklanması", izleyen günlerde, çeşitli ilçelerde yapılan kepenk indirme eylemlerinden öteye gitmedi.
Sayfa 274 - 4. baskı - Kasım 1992
Reklam
Doğu olayları tarih boyunca askere ihale edilmiştir. İstiklal savaşından sonra, başka bir kolluk gücü olmadığı için bölgeye hakim olan jandarma, son dönemlere kadar bu etkinliğini sürdürmüştür
Sayfa 100 - 4. baskı - Kasım 1992
Bölgede (1968'den 1980'e kadarki süreç içinde) sıkıyönetim komutanlığı yapmış, Genelkurmay' da yıkıcı faaliyetler şube müdürlüğünde bulunmuş emekli bir korgeneral hem Genelkurmay'daki bakışı, hem de bölgedeki durumu şöyle anlattı: "Genelkurmay'da biz Kürtçülüğü kabul etmiyoruz. Bizim resmi görüşümüze göre, Kürtler Orta Asya'dan göç etmiş
Sayfa 102 - 4. baskı - Kasım 1992
Berzenci Ayaklanması
Iraklı Kürtler,...1922'de harekete geçerler. Şeyh Mahmut, ... Süleymaniye kentinde kendini Kürdistan'ın hükümdarı ilan eder. Kendi parasını, pulunu basmaya kadar giden bu bağımsızlık gösterisi 3 Mart 1922'de İngiliz uçaklarının ağır bombardımanı ile biter. ... Şeyh Mahmut İngilizlerle mücadelesini 1924'e kadar sürdürür
Sayfa 65 - 4. baskı - Kasım 1992
Türkçe'de başka dillerin kullanılmasını yasaklayan kanun 12 Nisan 1991 günü kaldırıldı. "Kürt Kültür Vakfı", "Kürt Enstitüsü" gibi kuruluşlara izin verilmesi, Kürtçe gazetelerin piyasaya çıkması, Kürt reformunun somut gösterileri oldu. Irak'taki muhalif Kürt örgütlerini bir araya getiren Kürdistanî Cephe, 18 Eylül 1991 günü Çankaya'da, Cumhurbaşkanı Özal'la görüştü. 8-9 Aralık 1991 günlerinde yaptıkları konuşmalarla, Başbakan Süleyman Demirel ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, "Kürt realitesini tanıdıklarını" açıkladılar. Gerçi Kürtçe yasağının kaldırılması konusunda ilk görüşler SHP'den çıkmıştı. Ancak, bunu hayata geçiren Özal ve ANAP iktidarı oldu.
Sayfa 264 - 4. baskı - Kasım 1992
Reklam
Bu Düşünceler 1924 Sonrası Bu Bile Tamamen Rafa Kalktı
Atatürk'ün şu sözleri, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin bu konuya verdiği önemi ve gösterdiği duyarlığın en ilginç simgesidir.** " ... Kürt sorunu Türkler'in çıkarları için kesinlikle söz konusu olamaz. Çünkü bizim ulusal sınırlarımız içinde Kürt unsurları öylesine yerleşmişlerdir ki, pek sınırlı yerlerde yoğun olarak yaşarlar. Bu yoğunluklarını da kaybederek ve Türkler' in içine girerek öyle bir sınır oluşturmuşlardır ki, Kürtlük adına bir sınır çizmek istesek, Türkiye'yi mahvetmek gerekir. Örneğin Erzurum'a giden, Erzincan'a, Sivas'a giden, Harput'a kadar giden bir sınır aramak gerekir. Hatta Konya çöllerindeki Kürtler'i de göz önünde tutmak gerekir... Bu nedenle başlı başına bir Kürtlük düşünmekten çok, anayasamız gereğince zaten bir çeşit yerel özerklik oluşacaktır. O halde hangi bölgenin halkı Kürt ise, onlar kendi kendilerini özerk olarak yöneteceklerdir." ** Atatürk'ün 16-17 Ocak 1923'ıe, İzmit'te gazetecilerle yaptığı konuşmasından. Ahmet Emin Yalman'ın sorusuna verdiği yanıttır.
Sayfa 53 - 4. baskı - Kasım 1992
Güya Özal Kürt Realitesini İlk Kez Tanımıştı
Abdullah Öcalan ile Bekaa vadisindeki görüşmemizden sonra başıma o kadar büyük sorunlar çıkmıştı ki, kendi kendime "bir daha bu konuya değinmeyeceğim" diye söz vermiştim. Gazetecilik yapmak için yola çıkmış ve az daha Devlet Güvenlik Mahkemelerinde 15 yıl hapis yeme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştım. Mahkemeye verilmem beni çok sarstı. İnançlarımı kaybettim. İlk hücum da Başbakan Turgut Özal'dan çıkmıştı. ... Başbakanın uçağı Ankara'ya varmadan DGM başsavcısı Demiral'ın masasına ulaşınca, yeşil ışık anlamında bütün mekanizmaları harekete geçirmeye yetmiş tabii. Ardından MİLLİYET'in toplatılması, gazeteye baskın yapılıp geri kalan nüshaların durdurulması ve benim de, gazete yazıişleri müdürüyle mahkemeye verilmemiz. O günleri hiç unutmam. Ankara'daki bütün resmi kapılar kapanıvermişti. Eksiden "canım kardeşim" diyerek beni karşılayan nice bürokrat telefonlarıma yanıt vermez olmuştu.
Sayfa 235 - 4. baskı - Kasım 1992
Askeriye'nin Kürt Sorununa Bakışı Asla Değişmedi
Özellikle eğitim konusunda büyük hata yapıldı. Hiç unutmam Fevzi Çakmak "Ne okulu" demiş, "Biz cahiliyle başa çıkamıyoruz, okumuşuyla hiç halleşemeyiz." Zaten Türkiye'nin genelinde eğitim zayıftı, bu bölgeye hiç gelmedi. Devletin söylenmeyen politikası "zenginleşmesinler, okumasınlar" şeklindeydi. Örneğin askerde yüksek rütbelere pek çıkarılmazlar, devlet dairelerinde belirli bir düzeyin üstüne kattiyen ulaşamazlardı. Zira devlet korkardı. ..., genç Cumhuriyeti tehlikeye atmaları herkesi korkutmuştu.
Sayfa 62 - 4. baskı - Kasım 1992
Kürt Realitesini Tanımakla Başlayıp Kürt Meselesi Yoktur'a Varan Siyasî Hava
Demirel, hükümet olduğu 1991'in son aylarındaki tutumunu değiştirmiş ve sertleşmişti. Başbakan için tek çıkış yolu vardı. O da, önce terörün dibinin temizlenmesi, ardından reformların düşünülmesi. "PKK'yı yok etmeden harekete geçersek ödün verdiğimizi sanırlar ve sonunu getiremeyiz" dedi. Yani olay tümüyle askere ihale edildi. Eskiden olduğu gibi, öncelik silaha verildi. PKK terörü ile Kürt sorunu birbirinden ayrılmadı. Eğer bu sorun çözülecekse ancak parlamento çerçevesinde ve demokrasi içinde olabileceği unutuldu. HEP'liler susturuldu, dövüldü. Böylece belki de son derece önemli bir fırsat kaçırılmış oldu...
Sayfa 280 - 4. baskı - Kasım 1992
84 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.